Tam burada kendi çalıp kendi oynadı sapanını saçmalayanlar
Darasız yüktü yokluklar… Ayna tuttuk sevda suretlerinin ağzına
Kopardık bir kahkahayı…

Mendil satıyordu kapılmış başköşelerde,
İki gözü bir çeşme zıvana
Günah yıkıyordu,
Çamaşırları sıkılmış kadınlar
Bir türkü tutturdu,
Kandil taşıyan katedral kızları
Hafifmeşrep ellerine tokaçların
İki gerdan kırdı iki çıkrık sesi,
Su çalarken yüzüne kuyular

Şemsiye tutuyordu üç kürek mahkûmu,
Prangasız kıyılara
Topaç çeviriyordu ıslak gölgeler,
Sicimiyle gökyüzünün
Dilim dilim kesilirken,
Kırk ikindilerin kırklanmış yağmurları
Kuru dediler,
Ağzına biber sürülmüş fasulyelere

Topuz yapmıştı bir tırabzan başını,
Galata’lı köprülerin basamaksız merdivenlerinde
Üç arşın uzaklardan,
Halay çekiyordu ipsiz, sapsızlar
Al basıyordu yanaklarına,
Kırkayaklar ayaksız türkülerin
Bir gülüp iki ağlıyordu karafatmalar
Kıkır kıkır delileniyordu,
Ayşe kadınların kıkırdakları
Beli kırık iki laf,
Saçma fişekliyordu
Delileniyordu şiirler,
Deflenmiş delilenme fasıllarında


Beni kim delirtti ki….

Suadiye haziranikibinondört
Demir Mutlugil