1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
786
Okunma

Bu kış, belki son sahne bu ömür piyesinde;
Seyircinin lâneti; üç-beş isteksiz alkış.
Duaların donduğu son gala gecesinde
Baş aktörü yabancı bir âleme bırakış...
...............
Bu yıl kış, her yılkinden daha çok dert getirdi,
Mutluluk düşlerini, başlamadan bitirdi.
İhtiyar yüreğimden her ümidi götürdü;
Biraz zor görünüyor bu yıl bahara çıkış...
Bu kış: ülkemde yokluk, sokakta aç çocuklar,
Dünyada duman duman tüten sönmüş ocaklar
Yine de noel diye maytaplar yakacaklar,
İnsanlığa küfürdür bu kutlama, bu yakış...
Sarkarken saçaklardan buzdan süngü başları,
Yok olur insanlığın kilometre taşları.
Donarken yanağında o mâsum gözyaşları,
Öksüz, çıplak çocuğa umursamaz bir bakış...
Kar örtemez üstünü bir başka pis illetin,
İnsanlığın ayıbı, yüz kızartan zilletin.
Yakışır mı tarihte lânetlenmiş milletin
Zafer kazanmış gibi göğsüne nişan takış?
Dünya yanar, yurt yanar, şair yanmaz olur mu?
Her yer yanarken yürek, hiç yanmadan durur mu?
Kış soğuğunda bilmem, gözyaşımız kurur mu?
Biliyorum, faydasız bu çaresiz can sıkış.
Eski kışlarda ufkum böylesine solmazdı.
Ümit dolu günlerim, hiç güneşsiz olmazdı.
Cânanla geçen zaman, hep ilkbahardı, yaz’dı,
Oysa, kalan ömrümde mevsimler artık hep kış...
Ünal Beşkese (01/2009)
5.0
100% (4)