Kardeşim,canımın parçası,adaklar gülü daha yirmisin de,yetim yanı kırık,dokunsan ağlayacak,maden mühendisi oldu çok zorluklarla...yürek yarısını genç yaşında dul kalan anam ve yazgısı gonca yürek paresi kız kardeşimle çok geceler bekledik ...Kapıyı çaldığı an,onu karşımız da bulduğumuz an çok boynuna sarılıp ağladık....Biliriz o beklemeleri yangınları...Göçüğün acısını bilir bu yürek...Çok arkadaşını şehit verdi kara elmasa...Soma da,karadon da ve diğer ocaklar da yiten canların,solan güllerin anısına....Ruhları şadolsun......
Güneş doğmadan durdum namaza. Ağaran günü başka makamlarla karşıladı Bahçeme sığınmış bir bülbül....
........................
Bir ölgünlük vardı bu yıl baharda, Yüreğimde bir taş ağırlığı, Söğüt dalları suya eğilmiş, Anamın dudağında ihtiyar bir dua. Gündoğumun da beni yolcularken, Peşin bir amin’i vardı her daim ...
Nedense, Her mayıs da yutar Kara kuyular nice yıldızları. Nice evleri ışıksız, Nice gözleri ağıtsız bırakır.
Başı eğik büyüdük, Yetimlik,yokluk gibi sarılmış cana, On dördünde karalara bulandım, Korkardım kavgalardan, Kalp kırmaktan da, Çekinirdim hakkımı aramaktan Ama korkmazdım ölümden.....
....................
Her şafakta, Yeni bir umutla atılırdık kollarına ölümün, Yavuklumuz gibi, Yarınımız gibi sarar sarmalardık…
Yoksul olmaktı suçumuz.... Kurban olduk ,küçücük ihmallere, Ben de bir yetim, bir dul, Bir ihtiyar ana bıraktım geride. Beklerler beni her iş dönüşünde … Her kampana çalışında, Ha geldi, ha gelecek, diye. Ölmez bir umut kalır yüreklerinde, Alışılmaz ölümlere......
Mayıs göğü çığlıklara bulandı, Kendim su verdim yangınıma, Çelikleşti yüreğim. Yükümü dağlara versem dayanmaz, İçimde bir özlem, bir sıkıntı, bir umut…
................
Vurdum kazmayı yüreğime, mezar niyetine Boğazımızdan geçen her lokmada kömürün karası Kısa olan ömrümüz değil, Derin olan yoksulluğumuz. Yoksul olmasak, Hiç öper miyiz her sabah Çocuğumun alnını, Anamın elini, Elif’min gül teni yerine Ölümün solgun dudağını......
Ölüm hep öper alnımızın karasından, Sarar sarmalar bizi....
Mayıs soğuktu domur, domur O şafak ta, Kefen diye giydik karanlığı, Dilimde türkü, omzumda kazma, Düşümde elif’im, düşümde gül kokusu… Kapı önünde bıraktım Gül goncamı, Ay yanığımı, Bahar gülüşlümü, İndim kuyuya… Bir ses… Bir sessizlik… Bir çığlık… Beklemek düştü payımıza… Cesetlerimizin bulunmasını beklemek…
.........................
Ardım sıra dualar okumadın mı anacığım..? Umutlu ve de kederli kara yüzüm yerine , Ciğerleri karbon monoksit dolmuş Yanmış bir ölüyü mü,getirip bıraktılar önüne.
Çıkınım da yeşil soğan,çökelik Yoksul yanımız,açlık ve sefalet kokuyor, Korkaklık ve ezilmişlik diyarını yurt tutmuşuz bir kere… Öldük hepimiz…
peri feride ÖZBİLGE
25.05.2014
Ve daha da öleceğiz ,bu yazgısı kara yoksullukta…
Değrli üstad suskunbiradam (Turgay COŞKUN) ustama,şiirime hayat verdiği için çok çok teşekkür ederim...Yüreğinize emeğinize sağlık efendim....saygılarımla
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Okurken ölüp ölüp dirildim ölüm hep annımda öperken ben bu ölümü zifiri karanlık da parkta bekledim o korkaktı gelmedi anlından öptürmeye ama bir alacağım var o korkak ölümde ve sahipsizlik denen kişide beni benden alıp götürdün boynumda urgan varken bile bu kadar hüzünlenmemiştim saygılar
Çıkınım da yeşil soğan,çökelik Yoksul yanımız,açlık ve sefalet kokuyor, Korkaklık ve ezilmişlik diyarını yurt tutmuşuz bir kere… Öldük hepimiz… yüreğine sağlık üstad......bir ağıta sığdırılan ömürlerin garip yalnızlığı kader mi bu......kara emeğin çaresizliği kara vicdanlılara bir ulusal azuhalı.....
Büyüklerimizin dediği gibi amaç bir lokma bir hırka ölüm kapıda hoş geldin her yıl mayıs ayında bu çığlıkların çoğalacağı bilindiği halde tedbir almayanlara hakkımızı helal etmiyorum şehitlerimizi rahmetle anıyorum gözlerim doldu mısralardaki gidip gelmeler içten ve samimi yüreğin sesi dizelerde kalemin daim olsun saygılarımla
Değerli üstad çok haklısınız,Haklar büyük,haklar helal edilmeyecek kadar büyük...Sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
Değerli üstad çok haklısınız,Haklar büyük,haklar helal edilmeyecek kadar büyük...Sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
Ardım sıra dualar okumadın mı anacığım..? Umutlu ve de kederli kara yüzüm yerine , Ciğerleri karbon monoksit dolmuş Yanmış bir ölüyü mü,getirip bıraktılar önüne.
Çıkınım da yeşil soğan,çökelik Yoksul yanımız,açlık ve sefalet kokuyor, Korkaklık ve ezilmişlik diyarını yurt tutmuşuz bir kere… Öldük hepimiz…
Çok değerl, şairem,sayfanıza ilk gelişim ve gerçektende çok işten şiirlerle karşılaştım...engin ,duygulu,içten ve sevgi dolu yüreğinizi gördüm ...Çok çok güzel harika gönülden kutlarım yazan kalemini ,değerli yüreğini ,ellerine yüreğine sağlık ...yüreğinin sesi hiç susmasın.en içten sevgilerimle...
Çok duygusal, o hazin dizelerin seline kapılıp gittim. Çok iyi bilirim o hayatı. Askerlik çağıma kadar o çocuksu gençlik yıllarım Zonguldak'ta madenci abilerimle geçti. Bekar, olanlarla fukaralık yüzünden memleketten göçünü getirmeyenler EKİ'nin yatakhanelerinde kalıyordu, ben de onlarla kalıyordum. Her vardiya ocağa giderken vedalaşarak giderdi; çıkanlara geçmiş olsun denilirdi. Şiirinizde o yoksulluğun mecburiyetini çok güzel bir şekilde döktünüz dizelere. Ben de o yaşamı çok iyi bildiğim için Soma olayı ile ilgili şiirimin başlığını FUKARADIR KOÇUMUZ diye koydum ve şiiri mi de o cümle ile bitirdim. Maden işçiliği dünyanın en zor işi. Allah kolaylık versin. Şehitlerimize Allah rahmet, geride kalanlarına sabır ihsan eylesin. Şiirinizle anılarımı bir daha yaşadım. O duygusal yüreğinizi yürekten kutluyorum; selam ve saygılarımla.
Değerli üstad,hoşgeldiniz,çok teşekkür ederim ;yorumunuzdaki her kelimede yüreğimde hezeyanlar yarattı ama artık çok geç,giden canlar gelmez geri...Ben kendim gitmedim ama fırsatım olsaydı oraya gitmeyi çok isterdim...Aslında gösterilmesi gereken tepkinin çok büyük olması gerekirken, yavan şekilde kalmış tepki doğurmuş izlenimlerdir. her can için duyarlı olmak lazım. peki bizimkiler ne yaptılar? "işin kaderi bu!" dediler. başka hiçbir ülkede olmayan bu denli büyük bir kaza için...
Söylenecek çok şey var ama sadece bir işçinin söylediklerini yazarsam,yüreğimdekileri anlarsınız...
___Beni içerden baygın çıkardılar. ben giren vardiyadaydım. her girdiğimizde koridorlarda çıkan vardiyayla karşılaşırdık, o gün birini bile görmedik, ne oldu diye soruştururken, yeteri kadar kömür çıkmadığından salmadıklarını öğrendik, derken olay yaşandı....Aşağıda yemek falan yiyemezdik, götürsek zaten kömür içinde kalırdı... sana yağlı ekmek. başka çare yok. içeride içinde temiz hava bulunan bir balon gibi bir şey düşünün işte,onun içine girip biraz dinlenmek istesek veya çay içmek istesek, hemen çavuş gelip indirir bozardı. biraz yavaşlasak, gelip ana avrat düz giderdi. şimdi de, diğer madenler de haber salmışlar, bir gün bile gelmeyeni işten çıkaracaklarmış...
Ne deyim üstad, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın." mantığında hayatı gelişine yaşıyoruz. "ateş düştüğü yeri yakıyor." tekrar çok teşekkür ederim ...onur duydum...şiirlerde çoğalın...saygılarımla ....peri
Değerli üstad,hoşgeldiniz,çok teşekkür ederim ;yorumunuzdaki her kelimede yüreğimde hezeyanlar yarattı ama artık çok geç,giden canlar gelmez geri...Ben kendim gitmedim ama fırsatım olsaydı oraya gitmeyi çok isterdim...Aslında gösterilmesi gereken tepkinin çok büyük olması gerekirken, yavan şekilde kalmış tepki doğurmuş izlenimlerdir. her can için duyarlı olmak lazım. peki bizimkiler ne yaptılar? "işin kaderi bu!" dediler. başka hiçbir ülkede olmayan bu denli büyük bir kaza için...
Söylenecek çok şey var ama sadece bir işçinin söylediklerini yazarsam,yüreğimdekileri anlarsınız...
___Beni içerden baygın çıkardılar. ben giren vardiyadaydım. her girdiğimizde koridorlarda çıkan vardiyayla karşılaşırdık, o gün birini bile görmedik, ne oldu diye soruştururken, yeteri kadar kömür çıkmadığından salmadıklarını öğrendik, derken olay yaşandı....Aşağıda yemek falan yiyemezdik, götürsek zaten kömür içinde kalırdı... sana yağlı ekmek. başka çare yok. içeride içinde temiz hava bulunan bir balon gibi bir şey düşünün işte,onun içine girip biraz dinlenmek istesek veya çay içmek istesek, hemen çavuş gelip indirir bozardı. biraz yavaşlasak, gelip ana avrat düz giderdi. şimdi de, diğer madenler de haber salmışlar, bir gün bile gelmeyeni işten çıkaracaklarmış...
Ne deyim üstad, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın." mantığında hayatı gelişine yaşıyoruz. "ateş düştüğü yeri yakıyor." tekrar çok teşekkür ederim ...onur duydum...şiirlerde çoğalın...saygılarımla ....peri
Zaten ben de şiirimin sonuna doğru ne diyorum? Giden kimin neyine, zaten bekler diğeri. Oişçinin ciğeri beton bağlar ama o kaderi niceleri bekliyor. Teşekkür ederim.
Zaten ben de şiirimin sonuna doğru ne diyorum? Giden kimin neyine, zaten bekler diğeri. Oişçinin ciğeri beton bağlar ama o kaderi niceleri bekliyor. Teşekkür ederim.
Çok çok çok ama çok çok güzel di Kıskanmadım desem yalan olur keşke bu şiirin sahibi ben olsam diye düşünmedim değil RABİM nasıl ki duyarlı güzel yüreğinle senden yüzlerce kilometre uzakta k kardeşlerinin acısı ve geride kalanları için nasıl ki rahmet ve merhamet duygularıyla yanıp kavrulup yanıyorsa İNŞAALLAH RABİM de rahmet ve merhametini güzel şair arkadaşımdan esirgemez ve sonsuz mutluluğa doğru adım adım yaklaştırıp kurtuluşa eren en çok sevdiği salih kularından sayıp en çok sevdiği müberek kularına CENNETnde her türlü sıkıtının geride kaldığı hatırlanmadığı sonsuz mutlulukla taçlandırarak en çok sevdiği mübarek kularına komşu eyler..AMİNNN
essiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız...Güzel dilek ve temennileriniz için minnet duygularımı iletirim... saygılar... peri
essiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız...Güzel dilek ve temennileriniz için minnet duygularımı iletirim... saygılar... peri
Karanlığı kefen diye giyenlerin hikayesi bu eser...Yaşayan bilir ve sağar yüreğinden,o kefen diye giyilen karanlıklarda alın terini...hayatını...geride kalanlarını...hayallerini...umutlarını...geleceğini mısralara damla damla ve bizlere de,omuz vermek düşer bu ekmeğini taştan çıkaranların hikayesine...heran gelecek bir telefona...kapı ziline ve acı habere sarmalamış bu ailelerin hayat hikayelerinin yüreğine inmek ve omuz vermek,yanınızdayız demek var ya...belki de bundandır bu nadide esere omuz vermek gibi düşmelerimiz...yüreğimizden sağdıklarımızı cümlelere döküp de merhaba deyişlerimiz...
Namaz uykudan hayırlıdır,diyen o saba makamındaki tebliğe kurulmuştur yürek ve sarmalanmıştır yüreğine açılan pencerede Ezan-ı Muhammedi...Ve,içimize dolar yeraltı nehirleri gibi sessizce ezanların yanık saba makamındaki davetleri...
“Güneş doğmadan durdum namaza. Ağaran günü başka makamlarla karşıladı Bahçeme sığınmış bir bülbül....”
Ve,başlar gün doğmadan bülbüller niyaza...bir ulvi koro oluşturur tüm canlılar,zikirleriyle evrenimizde…her ötüşünde başka bir makamla müjdeler bülbüller yeni günü,annesinin çeyiz hediyesi yün seccadesinde,secdeye gitmiş alınlara aksederek her güne...yumuşaklığında kaybolur alınlar ve yürekler,secdelerin "Sübhane Rabbiye'l a'la" ( Rabbim her çeşit kusurdan münezzehtir)diyerek, Evrenin Yaratıcı’sına teslim oluşlarda...
........................
“Bir ölgünlük vardı bu yıl baharda, Yüreğimde bir taş ağırlığı, Söğüt dalları suya eğilmiş, Anamın dudağında ihtiyar bir dua. Gündoğumun da beni yolcularken, Peşin bir amin’i vardı her daim ...”
Nedendir bilmem...dillendiremediğim bir sessizlik ve neşesizlik vardı baharlarda ve yüreğimde...sanki taş gibi oturmuş bir karanlığın aymaz sancısı vardı dünyamda...söğüt dalları da secdedeydi,sulara değdirerek alınlarını gündoğumlarında....Şairemiz,söğüt dallarının suya eğilmelerini öyle güzel resmetmiş ve örtüştürmüş ki içindeki zaman dilimi ve ruh haliyle...Ve,annenin de ayrı bir mekanda da olsa aminleri dalga dalga yüreğimize serinlikler üfürmede o an...öyledir değil mi,anneler ve çocukları arasında şimdikilerin terapi dedikleri bir ruh teması her an vardır...yaşamlarımızda olmasalar da...Ve,anneler,her duamıza,daha yola çıkmadan,söylemeden peşin peşin amin derler,bizler duymuşçasına...buradaki peşin amin,kelime grubu da harika bir hissediş ve farkedişi betimlemiş koca bir anlam...
“Nedense, Her mayıs’ta yutar Kara kuyular nice yıldızları. Nice evleri ışıksız, Nice gözleri ağıtsız bırakır...”
" Şairemizin konuyla ilgili mazi hafızası geniştir...Yaşamının direği...kardeşinin mesleği ve geçmiş yıllara dair bu konuyla ilgili herşey en ince ayrıntısına kadar,kalmaz mı sonsuza kadar tüm ruhumuzda..?Belli ki,mayıslarda gelir kara haberler madenlere dair...Ve,yıldızları yutar o kara delikler mayıs aylarında,tıpkı gökyüzündeki kara delikler gibi...Ve,nice evler babasız,evlatsız kalır ve ışıklar söner de söner...geride,ağıt yakmaya gözyaşları kalmamış dullar ve etrafa boş boş bakan çocukların bakışları ve yürekleri kalır...
“Başı eğik büyüdük, Yetimlik,yokluk gibi sarılmış cana, On dördünde karalara bulandım, Korkardım kavgalardan, Kalp kırmaktan da, Çekinirdim hakkımı aramaktan Ama korkmazdım ölümden.....
" Ondördünde yetimliğin acısını tatmış bir yürek avazı var mısralara sarmalanmış...daha yaşanacak günler varken”yazgı”yetim diye yazılmış alınlara ve yürek o günden sonra kıyamamış hiç bir cana...ezik yürek...ezik,filiz iken kırılmış duygular...O ölümün yüzünü can babada gören yürek,asla korkmaz ölümden...hakkını aramakta,derinlere gömülmüş kanadı kırıklığın yansıması belki de canavar duyguluların naraları karşısında sessiz kalmak...
....................
“Her şafakta, Yeni bir umutla atılırdık kollarına ölümün, Yavuklumuz gibi, Yarınımız gibi sarar sarmalardık… “
Yarınımız gibi sarar sarmalardık yeni günü...hasretle uğurlarken kardeşimizi karanlık dehlizlere…maden galerilerine...her gün...hergün ölümün kollarına,bile bile atılırdık kapıda uğurlarken canımızı o karanlık yollara...ölümün kollarına yavuklumuz gibi,bile bile ölüme sarılırdık...işte bizim evde böyle başlardı sabahlar yeni güne..kara elmaslara gidişlere…
“Yoksul olmaktı suçumuz.... Kurban olduk ,küçücük ihmallere, Ben de bir yetim, bir dul, Bir ihtiyar ana bıraktım geride. Beklerler beni her iş dönüşünde … Her kampana çalışında,” “Ha geldi, ha gelecek, diye. Ölmez bir umut kalır yüreklerinde, Alışılmaz ölümlere......”
“Mayıs soğuktu domur, domur O şafak ta, Kefen diye giydik karanlığı, Dilimde türkü, omzumda kazma, Düşümde elif’im, düşümde gül kokusu… Kapı önünde bıraktım Gül goncamı, Ay yanığımı, Bahar gülüşlümü, İndim kuyuya… Bir ses… Bir sessizlik… Bir çığlık… Beklemek düştü payımıza… Cesetlerimizin bulunmasını beklemek…”
.........................
Bir şehit madencinin yüreğinden böyle dökülür mutlaka sözler...dul kadınlar…yetim çocuklar ve gözü yaşlı analar kaldı geriye...her kampana çalışı...her kapı çalınışı...her "geliyorum,evde alınacak birşey var mı..? "diyen seste umut vardı...bayram yerlerine dönerdi evdekilerde ve günyüzüne çıkan kömürün aydınlattığı yüzlerde…
“Vurdum kazmayı yüreğime, mezar niyetine Boğazımızdan geçen her lokmada kömürün karası Kısa olan ömrümüz değil, Derin olan yoksulluğumuz. Yoksul olmasak, Hiç öper miyiz her sabah Çocuğumun alnını, Anamın elini, Elif’min gül teni yerine Ölümün solgun dudağını......”
Vurulan her kazma,belki de ölüme davetiye...çoluk çocuk her yediğimiz ve boğazımızdan geçen lokma,sanki kömürün karası…ömrümüzün kısa oluşu,maden ocaklarımızda kalışı naaaşlarımızın,hep fukaralıktan...olmasak yoksul,her sabah çıkarken o kara deliklere girmek için,öper miyiz anamızın elini,çocuklarımızın yanağını...öptüğümüz aslında ölümün solgun dudağıdır...işte bile bile lades bizimkisi de... Günlerdir,haberleri izliyorum ve kan çanağı yüreğim...dikkat ettim,arkada kalanların yüzlerine ve kyafetlerine...fakirlik...yetmemişlik...çaresizlik...kalabalıklarda yapayalnız kalakalmışlık...fukaralık be şairem...ne diyeyim ben şimdi ne diyeyim ben,o ambulans sedyesi kirlenmesin diye çizmesini çıkarmak isteyen kara tenli yiğidime...işte böyle bişey sanırım yiğitlik...ezilmişlik...beyaz olana yaklaşmamak,tıpkı umutlarımıza yaklaşamamak gibi...
“Ardım sıra dualar okumadın mı anacığım..? Umutlu ve de kederli kara yüzüm yerine , Ciğerleri karbon monoksit dolmuş Yanmış bir ölüyü mü,getirip bıraktılar önüne…”
Ey benim kömürün karası gibi bahtı kara anam ey...ey ki ey...ömrü ardımızdan dualarla geçen anam ey...biliyorum o tertemiz dualarla anıyorsun beni şimdi...ellerin koynunda değil mi..! çaresizsin değil mi...! dünyanın hangi parası geri getirir bu kara yüzlü yiğidi sana değil mi..! Ah anacım ah,ben görüyorum seni ta buradan...ciğerleri gaz dolu bir beden bırakıp gittiler evine değil mi..! Sağlığımda kömür karası,ekmek parası yüzüm yerine,üç günlük dünyada onuruyla savaşan bir yiğidin yanmış cesedi var değil mi yanında..Yüreğine gömdüğün...Bilirim ki,tüm ağıtları bir deste gül ve dua olarak bırakırsın kara tümseğin altında yatan bahtı karalı oğluna..."
“Çıkınım da yeşil soğan,çökelik Yoksul yanımız,açlık ve sefalet kokuyor, Korkaklık ve ezilmişlik diyarını yurt tutmuşuz bir kere… Öldük hepimiz…”
ah şairem ah ki ah...ne yamandır bu açlık...sefalet...yoksulluk ve çaresizlik...ve,bunların koca dağlar gibi üzerimize yığdığı o ezilmişlik ve korkaklık...27 senelik meslek hayatımda görmediğim,tanık olmadığım,dinlemediğim,hissetmediğim şey kalmadı yaşama dair...sınıfta bayılan öğrenciyi hastaneye götürdüğümüzde,muayeneyi bitiren doktor dedi ki bana:-Hocam,öğrencimizin üzülecek bişeyi yok...sadece açlıktan bayılmış...önce karnını doyuralım..dedi...Ve,daha sonra öğrendim ki ağzından öğrencimizin,dükkandan bozma bir odada kalıyormuş tek başına ve o hafta gelmemiş kara ekmeği ve patatesi..üç gündür ağzına bişey komadan,gelip gitmiş okula...hep derdim mesai arkadaşlarıma...bu çocukların aile yapılarını inceleyip,rapor edelim dersine giren öğretmenlere..diye..Çünkü bunlar hangi şartlardan geliyorlar bize...anlayalım hallerini ve yardım edelim,derdim...of ki of şairem...neyamandır...yoksulluk..açlık...fukaralık...ezilmişlik...itilmişlik...toplumdan haksız soyutlanmışlık...yüreğimde faylar harekete geçti eserinizdeki mısraların hüzünlere bulanmış avazlarında…
Şairem…tebriklerim çokça, bu madenci ailesi,kömür ve şehitlere dair herşeyi mısralara nakış nakış işlemenizdeki ustalığa...hassasiyetinize...yaşadıklarınızı dillendirişinize...yüreğinizden sağdıklarınızı bizimle paylaşmanıza..içtenliğinize...ve,bu nadide eserin ölümsüzleşmesine vesile olan her damla kavram ve kelimeye çokça tebriklerim ve dualarım....selam ve saygılarımla...
serin mavi tarafından 9/14/2014 9:13:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli üstad,aklımı aldı değerli yorumunuz...Beni gerçekten de hüngür hüngür ağlattınız...yorumunuzdaki her kelimede yüreğimde hezeyanlar yarattı ama artık çok geç,giden canlar gelmez geri...Ben kendim gitmedim ama fırsatım olsaydı oraya gitmeyi çok isterdim...Aslında gösterilmesi gereken tepkinin çok büyük olması gerekirken, yavan şekilde kalmış tepki doğurmuş izlenimlerdir. her can için duyarlı olmak lazım. Haklar büyük,haklar helal edilmeyecek kadar büyük...Sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Yorumunuzu bu denli nakış nakış işlemenizdeki ustalığa...hassasiyetinize...yaşadıklarımızı dillendirişinize...yüreğinizden yüreklerimize sağdıklarınızı bizimle paylaşmanıza..içtenliğinize...ve,bu nadide yorumunuzun,şiirimi ölümsüzleştirmesine vesile olan her damla kavram ve kelimeye çokça tebriklerim ve dualarım....selam ve saygılarımla...Siz çok ama çok yaşayın üstad.......peri
Değerli üstad,aklımı aldı değerli yorumunuz...Beni gerçekten de hüngür hüngür ağlattınız...yorumunuzdaki her kelimede yüreğimde hezeyanlar yarattı ama artık çok geç,giden canlar gelmez geri...Ben kendim gitmedim ama fırsatım olsaydı oraya gitmeyi çok isterdim...Aslında gösterilmesi gereken tepkinin çok büyük olması gerekirken, yavan şekilde kalmış tepki doğurmuş izlenimlerdir. her can için duyarlı olmak lazım. Haklar büyük,haklar helal edilmeyecek kadar büyük...Sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Yorumunuzu bu denli nakış nakış işlemenizdeki ustalığa...hassasiyetinize...yaşadıklarımızı dillendirişinize...yüreğinizden yüreklerimize sağdıklarınızı bizimle paylaşmanıza..içtenliğinize...ve,bu nadide yorumunuzun,şiirimi ölümsüzleştirmesine vesile olan her damla kavram ve kelimeye çokça tebriklerim ve dualarım....selam ve saygılarımla...Siz çok ama çok yaşayın üstad.......peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
Sabah erken uyanıp gittiler iş yerine Bilmezlerdi orada ölüm onları bekler ’Ya BİSMİLLAH ’ diyerek,indiler en derine Kara bulutlar çökmüş,ölüm onları bekler....
Kiminde gülücük var kimi gamlı tasalı Asansöre bindiler ağır aksak kasalı Yavaş yavaş soldular yeri duman basalı Gözler kanlı yaş dökmüş, ölüm onları bekler....
Onlar içerideyken dışarıda feryat var Ana baba ağlıyor Sevgiliye her yer dar Evlat figan ediyor dilinde hep ah-ı zar Kader belleri bükmüş, ölüm onları bekler....
Güman üç dörtte iken Ölüm yüzleri aştı Acı haber hemencik Yurdun dışına taştı Tanıyan tanımayan gözlerden akan yaştı Acı ciğeri sökmüş, ölüm onları bekler....
Şimdi birlik zamanı hep beraber el ele Hanelerde Fırtına her şeyi verdi sele Fatihalar dökülsün onlar için her dile Korku onlardan ürkmüş,Ölüm onları bekler....
13 / 5 / 014
IŞIK Mehmetali
Yüreğine kalemine sağlık üstadım __________________________________Saygılar Rahmetle anıyorum Maden şehitlerini
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....Yüreğinizden sağdıklarınızı sayfamda paylaşmanız beni çok duygulandırdı;çok güzeldi kaleminiz kavi olsun,şiire bulandım...huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....Yüreğinizden sağdıklarınızı sayfamda paylaşmanız beni çok duygulandırdı;çok güzeldi kaleminiz kavi olsun,şiire bulandım...huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,hoşgeldiniz sayfama,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,hoşgeldiniz sayfama,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
Duygularımı yazmadan geçemedim. Yüreğinizin sesini mükemmel yansıtmış sınız uzun olmasına rağmen okuyucusunu yormuyan Duygular berrak ve satır geçişleri mükemmel ve yürek sesi özgürce dizelere dökülmüş, kutlarım.Mutluluk ve sağlık dileklerimle... Selam ve saygılar...
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
sessiz, ıssız, köhne ve ciğer çürüten nemde yaşayan bir garip adamdır madenci. ama "adam"dır. yerin "altını" "üstüne" tabirin caizinden çıkartıp getiren emeğin eti, kemiğidir gözleri kömür isiyle dolmuş madenci... Ruhları şadolsun bütün şehitlerimizin... Teşekkür ederim üsad,onur verdiniz....huzur için de kalınız... saygılar... peri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.