1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
726
Okunma
karpuz bile yememiş resûl yememiş diye
onlar canlı ihtiyar bense ölü bebeğim
kimi bilmekten geldim özendim cahillere
edep kuşanmışların ardında bir köpeğim
girdiğim günahların yolda kalmış tövbesi
odalar kaldırımlar seslenir dönek diye
sağırların duyduğu gibi battı iğnesi
çuvaldızlar seslenir kime binek diye
ağladığım kadarmış yaşanan meçhuliyet
dostların selamından kessem mi umutları
bana yalak gerekir ele şan şeref izzet
tırnağımla sökeyim yol vermez hudutları
izlerini ayırıp huduttan aşmışların
kalanların üstünde kuru kafa olmasam
kendini kaybettikçe taşa baş vurmuşların
altınların kabrinde çakıla aldanmasam
ne ararsam bulurdum bildiğimi eşince
bulduğumda kayboldum bildiğim kara zindan
ahir zaman fitnesi kalabalık düşünce
yalnız kalsam yine de kendine çokmuş insan
ihlassız iradenin gerçekleriymiş serap
elimde değil gücüm yetmez nefsi yenmeye
secdelerde bir girdap dualarda ızdırap
utancımla yürüsem merhamet dilenmeye
gözümün gördükleri huduttan ötesine
kulağımın duyduğu gidenlerin sesi mi
az mı kaldı sabredip yetişsem atisine
ensemde hissettiğim bir ifrit nefesi mi
bırakmaz mı peşimi yolun üstadı şeytan
vazgeçmez çekinmez mi dinimden aşırmaya
tüm sular sükut kesse çimlenmez mi hiç iman
bir kırıntı yetmez mi yeniden yeşermeye
hududa bir an kala korku umut ve edep
bana uzanan eller beni güdenlerin mi
emin olmayışıma nedir en büyük sebep
uzanan el ardımdan yoksa gidenlerin mi
5.0
100% (4)