2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1347
Okunma

Mücerred seriyle arşa varırlar
Afakın seyrine eyledi nazar.
Çanakkale için deme sararlar
Şehitlik yolunda olur mu pazar,
Mücerred seriyle arşa varırlar.
Peygamber ocağı gönüller kail
Seyit onbaşıya mermisi nail
Bir rüzgârı ile düşmanı zail
Destanlar içinde destanlar yazar,
Çiğnetmez vatanı düşman tararlar.
Ana baba gardaş hatıra gelmez
Çoluk çocuk eşi aynda görülmez
Can nedir yurt için can mı verilmez
Firdevs-i alayı can canda gezer,
Conkbayırı zordur düşman yorarlar.
Hubbül-vatan için gül nefesleri
Evlad-ı vatanın bitmez sesleri
Şehit düştü ilmin müderrisleri
Yek de olsa evlat yurda muhtazar,
İman-ı aşk ile harbe yürürler.
Bu can Perestişkâr güzel vatana
Bakın şu toprağa vecdle yatana
Asakir feridem yolu tutana
Düşmana aman yok kökünü kazar,
Çanakkale bir aşk; kana bürürler.
Şe’m olur şehitler ilahi yolda
Âliyi enveri yanıyor solda
Gelibolu geçit vermez bir kolda
Medeniyet denen şu kelpler azar,
Meydanı boş görmüş itler ürürler.
Samt ettik sanmayın Seddülbahirde
Arıburnu sırat oldu zahirde
Küffarın nefesi biter ahirde
Bu millet yapılan oyunu bozar,
Düşmanı kazıyıp yurttan kürürler.
Puslu gecesinde mayınlar dizdi
Nusret´im şanıyla cihanı ezdi
Yedi düvel kendi canından bezdi
Çanakkale dardır sonları çizer,
Kalbura dönerek dibi görürler.
Kanlıtepe kanlar içinde kaldı
Havantepe mezar düşmanlar doldu
Kadem basan kâfir belayı buldu
Nice isimler ki ölmeye hazır,
Düşman halas için çare ararlar.
On dokuz Aralık günü görülür
Türkün gücü bitmez düşmanlar bilir
Bu vatan için ki nice can ölür
Çanakkale ıs´lı ıs´sız bir mezar
Allah Allah deyip can çağırırlar.
Mücerred: Yalnız, Tek.
Ser: Baş.
Afak: Ufuklar, yerle göğün birleştiği gibi görünen uzak daire.
Nazar: Bakış.
Kail: Rıza göstermiş, razı olmuş, inanmış.
Nail: Erişmek, ulaşmak, kavuşmak.
Zail: Tükenen.
Ayn: Göz.
Firdevs-i ala: Cennetteki altıncı kat.
Hubbül-vatan: Vatan sevgisi.
Evlad-ı vatan: Vatan çocukları.
Yek: Bir, tek.
Evlat: Çocuk (bir kimsenin oğlu veya kızı).
Muhtazar: Hazırlanmış
İman-ı aşk: Kutsal inanç, güçlü inanç.
Harb: İki devletin birbirleriyle çarpışması, vuruşması, savaşması.
Perestişkâr: Taparcasına seven, tapınan, delicesine seven.
Vecd: Aşk, muhabbet. Kendinden geçecek, unutacak kadar İlâhî bir aşk hali.
Asakir: Askerler, erler.
Feride: Benzeri bulunmayan.
Bürümek: Kaplamak, örtmek, sarmak.
Şe´m: Mum, ışık.
Âliyi enveri: Yüce nuru.
Kelp: Köpek.
Ürümek: Havlamak.
Samt: Susma, sükût.
Zahir: Açık, belli.
Ahir: Son, en sonra, sonunda.
Kürümek: küremek, kürekle atıp temizlemek.
Nusret: Çanakkale savaşında boğaza mayın döşemek için kullanılan geminin adı.
Düvel: Devletler.
Kalbur: Tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli veya seyrek telli elek.
Kadem: Ayak, adım.
Kâfir: Allah´ın varlığını yadsıyan kimse, acımasız, zalim.
Halas: Kurtuluş, kurtulma.
Is: Sahip, iye.
5.0
100% (5)