2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1768
Okunma

Baba dilinde bir masalla geldim sana
Dilde tüy bitti, kalemde mürekkep
Denize yaslandı gözümün mavisi
Uçup gitti verdiğim nefes!
Asaletine ram oldu nazar
Kim bilir hangi halde, kaç dile
Düşmedi ki adın
Nafile sana seni anlattığım
İnanmak neyse de,
Bir de iman düştü gönlüme
İstanbul ! Şaha kaldırdın atları,
Kıyama getirdin düşleri
Düğüm ettin elleri
Dilime sabrı lal kıldın
Toprağında secdeye vardım...
Sen;
Ruhları birbirine mıhlayan mana
Surların gölgesinde bıraktın beni
Bunca gam bunca gurbet bunca keder
Boğazını yarıp geçtim diye mi?
Allah okuttun minareleri
Ezan dinlettin, hu dinlettin
Güneşi batırarak Ortaköy’den
Beni, güzelliğimi, asilliğimi
Gör dedin...
Gördüm, yetmedi
Sev dedin
Sevdim, yetmedi
Ver dedin
Verdim...
Düşmeseydin mübarek bir dile
Fetih diye düşer miydin Fatih’in gönlüne
Sana karadan yürüdü gemiler
Bin istendin, bir alındın
Sen her halinle bakire,
Çağlar boyu yaşayan Meryemsin...
Sen, İstanbul! Gel...
Ve (yaşattığın/bir) Fatih edasıyla doğrul...