0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
625
Okunma
Düşmüşsün ey sefil her fecirde
Kahır denizinde amansız bir girdaba
Yüreğin permeperişan bir halde
Üstüne hicran bulutları kusmuş
Zehir yüklü yağmurlarını
Şimdi kâretmez yanaklarında beliren
Yalancı tebessümlerin
Çehrende ki o acı firakın izlerini silmeye
Bahşetmez ki senin solgun simana
Mihrinisa yalandan da olsa bir tebessüm
Gamzelerindeki goncaları göstermez
Senin o küflü kokulu gözlerine
Gülmez ki yüzüne gözlerinde saklar baharını
Solmuştur gonca gülün
Gün yüzü görmeden bahçende
Bir eğreltisin gayrı her nefeste
Dününde yaşayamadın
Bugününde de heba oldu tüm aşkların
Senin artık hakkın yoktur güzel olanı sevmeye
Edebiyattan anlamazdın ama
Sayfalarca nameler yazdın
Sırf bir edebiyatçı sevdin diye
Yazık ettin tertemiz kağıda
Ve tükettiğin kaleme
Sen ne durursun öyle
Gölge edersin Mihrinisa’ya
Vede yeşercek olan gülistan bahçelere
Eğreltisin tüm mazinden bugüne
Hakkın yoktur bir damla su içmeye
Ve de bir lokma ekmeğe
Çık git hadi durma buralarda
Gün yüzü görmemiş, ayaz çökmüş
Karanlık memleketlere
Yada kalk hadi uzun yıllarını alacak bir sefere
Dönme yıllar yılı bu memlekete
Başka türlüsü yoktur aranma boşuna
Sen daha gözlerinle anlatmayı bilmiyorsun
Mihrinisa’na beslediğin muhabbeti
Dilin dilsiz tamam da gözlerinde pek bi ağma
Gözlerinden dile gelse belki, hece hece
Söylesen yüreğindeki aşkı, o kara sevdayı
Mihrinisa’na
Bir umuttur belkide çözülüverir
Zirvesinden hüzün yağan buzul dağları
Sen adam olmazsın
Bakma kehkeşanlara öyle mağrur gözlerle
O kadar derine inmiş madem hicran kesiği yaran
Ya kalk git tut ellerinden Mihrinisa’nın
Yada durma gayrı kutuplara git
Belki bir buzdağını kaynatır
Bu eğrelti beden
Rahmi HATIL