ANNEME MEKTUP (6)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Babamın çilesi, çok küçük yaşlarda başlamış. Henüz bebekken, karlı havalarda atların çektiği kızağın altında kalmış. Allah’ın bir mucizesi olsa gerek, sağ kurtulmuş. Ancak sakat kalmış. O zamanların ünlü doktoru Dr. Sami Ulus, (ki, sonraki yıllarda adı Ankara’da bir hastaneye verilmiş.) babamı tedavi etmiş. Ancak, uyguladığı yanlış tedavi sonucu babam sakat kalmış. Bir de bu duruma, babamın anne ve babasının boşanması eklenince, babam hepten çileli bir hayata tek başına göğüs germiş. Babamı anneannesi büyütmüş. Anne hasretiyle hep içi yanmış. Babası da, annesi de babamı kabul etmemiş. Babam, çok içli, ince ruhlu, asil soylu bir insandı. Anne özlemini işte böyle dizelere dökmüştür. Ben çocukken hatırlıyorum da, gizli gizli ağlardı ve ağlamak için iki odalı evimizde, bizim yatmamızı beklerdi. İşte bu şiirler, ondan bana miras olarak kaldı. Gözü gibi bu şiir defterlerini korur, kilit altına alır ve bizlere hiç göstermezdi. Zamanı gelince okursunuz derdi. Ruhu şad olsun. Allah, babamın mekanını cennet eylesin. Babam, 1986 yılında vefat edince, babaannem evimize birkaç ziyarette bulundu. Sonrasında ilgiyi kesti ve Antalya’ya yerleşti.2008 yılında Isparta’ya atandıktan sonra, babamın hatıra ve günlük defterini okuyunca, babaannemin Isparta Sütçüler ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrendim. Akrabalarımızı araştırdım, buldum. Babamın dayısı ve çocuklarıyla halen görüşüyoruz. Babamın bekarken vefat ettiğini bildiklerini söylediler. Allah’ın bir lütfu olarak yaşanan bu ilginç olay, daha sonra babaannemin izini bulmama neden oldu. Antalya’da kızının yanında kalıyordu ve yıllar sonra ilk kez görüştük. Ancak, Alzheimer hastalığına yakalanması nedeniyle , annemi de, beni de tanıyamadı. ‘ Siz kimsiniz? Nerden geliyorsunuz? Erdener kim? ’ dedi. Babamı dahi hatırlayamadı.O an, acıların en büyüğünü kalbimde ve ruhumda yaşadım. Babamdan bahsetmesini, babamla olan anılarını anlatmasını, çok isterdim. Elini,yüzünü babamın yerine de öptüm. Sarıldım uzun uzun. Gözyaşlarımı içime akıttım. Babamın sevgi duyduğu, anne hasretiyle yıllarca içinin yandığı biricik annesini bu tanışmamızdan 1 yıl sonra kaybettik. Babam ve annesinin ruhları şimdi ahrette buluştu.
Resimler 1- Babamın gençliği. BU ŞİİRİ YAZMIŞ OLDUĞU 1960’LI YILLAR. 2- Babamın annesi, gençlik yılları. ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam) Doğum tarihi: 20 Ekim 1943 Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986 NOT : Muhip Erdener SOYDAN’ın sayfası,oğlu Vecdi Murat SOYDAN tarafından aziz hatırasına hürmeten oluşturulmuştur. ANNEME MEKTUP (6) Neden cevap yazmadın gönderdiğim mektuba? Bir şey mi oldu yoksa, hasta mısın acaba? Geceleri gözümde uyku yok inan anne, Seni düşünüyorum inan ki seni anne. Göz yaşımla suladım yazarken mektubumu Şimdi dilim kurudu gözyaşlarım da durdu. Mazinin ötesinde durmuş beni beklersin, Kederli yüreğime kederleri ekersin. Nasıl bekleyeceğim bilmiyorum bir yılı Acep anne, hasret mi kovalar bu yılları? Yarım kalan kalbimi gittikçe yarıladın Gül gibi benzimi de gittikçe sarıladın. Beklerim mektubunu göndermemezlik etme Hasta falan değilim, beni hiç merak etme. Hep geçen günlerimi hasrete sarıyorum Tatlı ana sesini şimdi de arıyorum Bu hasret baki değil, kavuşacağız elbet Çık gurbet kırlarına, uzun yolları seyret. O an, de ki içinden "Ayırdın bizi yollar Bu hasret uzamadan kavuştur bizi yollar." “Selam götür rüzgarlar selam götür oğluma, “Sılada ana diye çırpınan yavrucuğa.” “Selam götür bulutlar selam götür sılaya” “Sesim duydukça oğlum bassın hasret yaraya” “Bu fani dünyamda da bir yavrucuğum vardı” “Sılada yemez içmez ana diye arardı.” “O’nun ne günahı var, bütün günahlar bende,” “Tanrım bana kuvvet ver bütün kuvvetler sende.” “Gözü yaşlı bıraktım yavrumu Ankara’da” “Zaten yarası vardı, bir de ben açtım yara.” “Selam götür ey güneş, ısıt uzun yolları” “Eritme sakın güneş, selamlı bulutları.” Böyle dedikten sonra, in kırlardan aşağı, Korkma, güneş eritmez selamlı bulutları. Eğer eritirse de, yağmur olsun dökülsün Kalpteki sızıları söküp alsın götürsün. Kal sağlıcakla ana, yollarımız kısalır, Gözümden akan yaşlar bir gün olur uslanır… Muhip Erdener SOYDAN 04 Temmuz 1960 Ankara ŞİİRİN GERÇEK HİKAYESİ : Babamın çilesi, çok küçük yaşlarda başlamış. Henüz bebekken, karlı havalarda atların çektiği kızağın altında kalmış. Allah’ın bir mucizesi olsa gerek, sağ kurtulmuş. Ancak sakat kalmış. O zamanların ünlü doktoru Dr. Sami Ulus, (ki, sonraki yıllarda adı Ankara’da bir hastaneye verilmiş.) babamı tedavi etmiş. Ancak, uyguladığı yanlış tedavi sonucu babam sakat kalmış. Bir de bu duruma, babamın anne ve babasının boşanması eklenince, babam hepten çileli bir hayata tek başına göğüs germiş. Babamı anneannesi büyütmüş. Anne hasretiyle hep içi yanmış. Babası da, annesi de babamı kabul etmemiş. Babam, çok içli, ince ruhlu, asil soylu bir insandı. Anne özlemini işte böyle dizelere dökmüştür. Ben çocukken hatırlıyorum da, gizli gizli ağlardı ve ağlamak için iki odalı evimizde, bizim yatmamızı beklerdi. İşte bu şiirler, ondan bana miras olarak kaldı. Gözü gibi bu şiir defterlerini korur, kilit altına alır ve bizlere hiç göstermezdi. Zamanı gelince okursunuz derdi. Ruhu şad olsun. Allah, babamın mekanını cennet eylesin. Babam, 1986 yılında vefat edince, babaannem evimize birkaç ziyarette bulundu. Sonrasında ilgiyi kesti ve Antalya’ya yerleşti.2008 yılında Isparta’ya atandıktan sonra, babamın hatıra ve günlük defterini okuyunca, babaannemin Isparta Sütçüler ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrendim. Akrabalarımızı araştırdım, buldum. Babamın dayısı ve çocuklarıyla halen görüşüyoruz. Babamın bekarken vefat ettiğini bildiklerini söylediler. Allah’ın bir lütfu olarak yaşanan bu ilginç olay, daha sonra babaannemin izini bulmama neden oldu. Antalya’da kızının yanında kalıyordu ve yıllar sonra ilk kez görüştük. Ancak, Alzheimer hastalığına yakalanması nedeniyle , annemi de, beni de tanıyamadı. ‘ Siz kimsiniz? Nerden geliyorsunuz? Erdener kim? ’ dedi. Babamı dahi hatırlayamadı.O an, acıların en büyüğünü kalbimde ve ruhumda yaşadım. Babamdan bahsetmesini, babamla olan anılarını anlatmasını, çok isterdim. Elini,yüzünü babamın yerine de öptüm. Sarıldım uzun uzun. Gözyaşlarımı içime akıttım. Babamın sevgi duyduğu, anne hasretiyle yıllarca içinin yandığı biricik annesini bu tanışmamızdan 1 yıl sonra kaybettik. Babam ve annesinin ruhları şimdi ahrette buluştu. |
Babanın hikayesini ve yazmış olduğu şiiri gözlerim yaşararak, içim burkularak okudum.
Rammim mekenını cennet eylesin. İnşallah o alemde annesine kavuşmuştur ve inşallah o alemde ertık acıları tamamen sona ermiştir.
Allah her ikisine de rahmet eylesin.
Selam ve sevgilerimle.