4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1321
Okunma

yorgun bir sokak çalgıcısı
eski bir kilise ve ben üşürken
tramvay izlerine basmamak için
soldan koluma giren
martı sesleridir yokluğun
bütün caddelerden
aynı anda saldırıya geçer
canavar düdükleri
aşkı öldürün aşkı öldürün
yangın mı var yoksa
yoksa hırsız peşinde mi hala
yaşlı ve göbekli siviller
boş verin şimdi bunları
benim damağımda dilimde
yaş üzümün kokusundan
nefesinin buğusuna kadar
saçlarına kış saklanmış
Ortaköylü bir kadın var
sıtmaya tutulmuş
gece kuşları gibi tir tir
titreyerek geçirdiğim şu ömür
aşkı kalbinde büyütmüş
binlerce zavallıdan biridir
senin de ellerin küçük oysa
oysa ayrılık büyütür
her gün biraz daha
daha daha diyerek ölünür
kaç büyü bozulur üst üste
gözlerin dudaklarına sığmaz
baktım öpücükler saklıyor
tuttum kattım dilini dilimin çehresine
ey simyacı ey şu aşk denen
palavracının can kardeşi
çevirmezsen bizi yolumuzdan
ha bu dünya ha ahiret
her yer bize cennet her yer cennet
5.0
100% (9)