26
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1497
Okunma
Yolculuk Sanrısı..
ahu zarım özlem üryanım
boynun öpüp öpüp kokladığım
dönerim andelib-i perişana
aklım ki iki elimin arasında
ağrılara taşınır ökseden başım
düşerim masamın avuçlarına
bir tebessüm ki bin tebessüm
yine mi yolculuk diyesim gelir
düş soluğuna boyanır saçlarım…
ne varsa dağdağalı ömrümde
sararım cellat düğümlenmelere
içimin geçimsiz sokaklarına dalar
tıka basa doldururum efkarı
sesime yükümü susturur
içimde cıvıldayan aşiyanı
acıtır savruk mısralarım…
-kimselerim olmamış hiç kimselere
kırk yıllık sevdalım derim de
kitap kokusu gibi sarılırım!-
çekip almak isterim derdini
ellerim darağacında olsa bile
tutup da kendime kararım
her defasında böyle olur
canım ardımda bıraktıklarım...
telaşla koşar gider zaman
çığ olur beyhude sanrılar
bütün sevdalardan geçerim de
yalnızlığıma çarpılırım!
aşk mı bu can bu hüzünle soluyan
parmak ucumun sıcaklığında
elimi alır da o şirin omzundan
yalnızlığımın sırtını sıvazlarım…
hiç ses etmem cancağazım
bukağılansın bakalım bakışım
nemrut bir kaya düşsün hele böğrüme
kendimi kanatlılardan sayarım
yine mi yolculuk diyeyim hele
umurumda değilsin diye söyleneyim
çekiştirme ladesimden behey dünya
umurumda değilsin her şey aklımda
-yolunu gözleme pişmanlığımın-
hidayet dal/Can Sokağı Lambaları
Can Sokağı Lambaları-12.01.2008