2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1782
Okunma
dün saklı düşlerimi araladı sesindeki gizemli yakarış
ve ellerimi tutu geçmişin gölgesi
ahhh sendin yürek pusulam
ahhh sendin toz pembe düşlerimin kadını
ama şimdi ödünç hayatlarda
bambaşka roller biçilmiş her ikimize
yaşıyor muyuz
ben giderken bana bıraktığın anılar la söyleşir oldum
ya şimdi nasılsın giderken yüreğime korlar serpen kadın
ben çocuksu küskünlüğüne hasret kaldım
dön buz kesen sokaklarıma yalnızlığımızı dar ağacına asalım
ben sensiz eve giremez oldum
evimizin her köşesinden kahkahalarını duyuyorum
içime çörekleniyor pişmanlıklarım
sen gidiyorsun ben ölüyorum
sen gittin ben öldüm beni teninin kokusuna asıp ta gittin
gitme diyemedim
kal diyebilseydim
yokluğun yokuş ve benim soluğum kesiliyor
evden giderken yarı boş bavula takılıyor gözlerim
sen ağlıyorsun ben ölüyorum
ahhhh dur diyemiyorum kahretsin içimi kaplayan gururum
ve beni darağacına asan yalnızlığında ölüyorum
sen gittin ben öldüm beni teninin kokusuna asıp ta gittin
gitme diyemedim
kal diyebilseydim
sen gidince kırık dökük eşyalar kaldı
anladım ki evimiz senle yaşıyormuş
sen gittin ben öldüm
şimdi solgun bir ışık ve ben yalnızlığıma renksiz bakıyorum
seni özlemek buymuş diyorum
sen beni terk etmeden ben yalnızlığında öldüm
sen giderken teninin kokusu siniyor özlemlerime
dön diyemiyorum kal da diyemiyorum
ahhh beni yok eden gururum teninin kokusuna asıp ta gitti
sen gittin ben öldüm beni teninin kokusuna asıp ta gittin
gitme diyemedim
kal diyebilseydim
mahmudiye düzkaya
5.0
100% (5)