3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2261
Okunma
"Bir aşk hikayesi" dizisi
Hiç yük olarak taşımadım yüzüğünü
baktıkça okşadım
tanelendim
büyüdüm her seferinde
sığamadım hiç bir yere
prensesinmişim gibi farklı duygularla
halelendim
harelendim
şimdi çıkarıp onu mektubumun üzerine bırakıyorum
bak rengarenk japon fenerleri yaktım
ayrılıklar da şölenli olmalı
sen bana neler hazırlamıştın
bayram yerine döndü buralar
bak senin için yaptım
bunlar da minik minik mumlar
Niliferler arasında güzel olurdu daha
umarım akşam gelirsin
kalmadan sabaha
mumlar yakmadan alev alev bu ayrılığı
rüzgar fırtına çıkmadan
yağmur başlamadan
bu parkı çok sevdiğini biliyorum
ilk kez burada söylemiştin sevdiğini
taş kafam demiştin
bu yüzük üzerimde taşıdığım kalbime eş değerde
en kıymetli parçam
bu yüzük baştan sona sen
hem de biraz ben
ölürsem de parmağımdan çıkarmasınlar isterdim
çıkarmazdım hiç bir sebeple
ama şimdi acil
senin inadını kırmalıyım
sen bana acı anılar bırakmadan
bir bilete bakar
gidiyorum taş kafam
gidiyor taş kafan
oturup ölümünü bekleyemem
*
içimde bir yerlerde bir yıkıntı
çatısı göçmüş
temeli çökmüş bir yapı
duvarları ağlıyor
perdeler çekiyorum ayrılıklara
öksüzlüklere
güneşe bir kapı açıyorum ısıtmıyor yeterince
güneşe küsüyorum
kuşlara da
burada Martılar yok
bütün kuşlar göçte
burada deniz de yok
bulutlar çok uzaklarda
burası mahşer yeri
oysa her şeyi sevmek okşamak geçiyordu içimden
yatırıp dizime seni
okşamaktı saçlarını öksüz yanına dokunarak
şimdi Menekşeler üzerinde tir tir titrayan bir yağmur
duvara tırmanamayan çaresiz yavru bir çekirge gibiyim
hayali ellerimle hayalen saçlarını okşarken bile tir tir titriyor taş kafan
bir çanakta biriktiriyorum göz yaşlarımı
bu çanak kalbim
bu çanak aşk’ımızın barınağı
bu çanak ibadetimizin teıkkesi
bulutsuz kurak günlerde
bir damla su diyen damaklara
hayat olsun diye
yağsın diye
yağmur duasına çıkacağım
8/Ocak/2014/Çarşamba/Bodrum
Yüksel Nimet Apel
5.0
100% (6)