Okuduğunuz
şiir
3.12.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Çaynağme Dükkanı
Bir sükunet bir güzellik bir sürur. Üsküdar dört mevsim çayla anılır. Demlikte tevazu bardakta gurur. Billur tenli peri Leyla sanılır. Çayın mecnunudur burda ahali. Efsaneyi süsler çayın hayali.
Çaynağme dükkanı eşsiz bir mekan. Berrak bestelerin izi dudakta. Erguvan kokulu zamanları an. Gönül esir kalsın telli duvakta. Burada sevgili suretidir çay. İnce belli çekik gözlü kaşı yay.
İster bahar olsun isterse hep kış. Buğusu titreyen gönle sevgili. Her mevsim berraktır çaydaki bakış. İstanbul bu demde eşsiz çay ili. Leyla’ya yurt olur bir camdan saray. Özen ile doğar gökyüzünde ay.
Asaf Osman çayın hasını demler. Muhabbet kilimi nakış nakıştır. Özlemle anılır sonra bu demler. Çay nağme dükkanı gönle akıştır. Bu dükkanda iklim dostluk iklimi. Harfsiz kelimedir çayın has imi. 03.12.2013 İ.K
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çay çay olalı kendine böyle güzel yazılmamıştır. Harikaydı içeriği ve tekniği ile seçkiye layık bir eser. Kutluyorum.İlhamınız başarınız daim olsun efendim.
Size bir hikaye anlatacağım. Hilmi Yücebaş'ın Filozof Rıza Tevfik'le ilgili bir hikayesi var. Rıza Tevfik padişahın iyi dostudur. Bir gün Üsküdar'da dolaşırlarken bir kör görürler. Padişah Rıza Tevfik'e: 'Rıza şuna bir şaka yap da gülelim' der. Rıza Tevfik koşarak köre çarpar. Kör kızar: 'Yavaş ol be adam kör müsün' diye çıkışır. Rıza bozuntuya vermez: 'Evet dostum ben körüm, hem de yeni körüm. Dileneceğim burada ama parayı tanımıyorum. Senin yanına çömelsem, bana verilen paraların değerini yoklayıp bana söyler misin? Der. Kör kabul eder. Rıza çöker ve cebinden çıkardığı paraları bira atıyormuş gibi önündeki mendile atar. Sonra da alıp köre uzatır, değerini sorar. Küçük paralarda kör dürüst davranır. Paranın değerini söyler ve Filozof'a geri verir. Daha sonra Filozof cebinden bir altın çıkarır ve önündeki paraların üzerine atar. Kör şangırtıdan paranın değerini anlar. Filozof altını alıp köre verir. Kör yoklar, altın olduğundan emin olunca parayı alır ve Filozofun birkaç metre uzağına kaçıp durur. Filozof körün kaçtığını görünce bağırmaya başlar: 'Hey nereye kaçtın, paramı versene. Komşular bakın burada bir hırsız var benim paramı aldı vermiyor... Kör istifini bozmadan olduğu yere sessizce çömelir ve bekler. Filozof kızmştır. Der ki: 'Ya Rabbi bu küçük taşı havaya atıyorum, sen onu o hırsızın sağ omuzuna düşür. Sonra küçük bir taşla körün sağ omuzunu nişanlayıp atar ve vurur. Kör biraz daha büzülür. Filozof tekrar: 'Ya Rabbi bu küçük taşı havaya atıyorum. Bunu o hırsızın sol omuzuna düşür.' Der ve aynı şekilde küçük bir taşı onun sol omuzunu hedef alarak atar. Kör biraz daha büzülür. Sonra der ki: 'Ya Rabbi bu büyük taşı havaya atıyorum, bunu o hırsızın kafasına indir.' Kör işi anlar. Filozofun yanına gelir: 'Al hemşehrim al paranı, anlaşıldı bu kör işi değil.' der...
Çayın memleketinden biri olarak keyifle yudum yudum okudum... Belli ki siz de Çay tutkunusunuz.. Ödülü hak eden bu güzelliğe tebriklerimi bırakıyorum.. Saygılarımla..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.