3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1316
Okunma

’’sen bilmezdin
göğsüme sakladığın saçlarından
yağmurun kokusunu çalıp
bakire baharların
çeyiz sandıklarına sakladığımı
belki bir gün
teyemmüme ihtiyacı olur diye yüreğinin’’
tuzu eksik olur ayrılıkların
dudağının kenarında yetim bir gülümseme
ve ekşimiş bir sevda dilinin ucunda
kekremsi hüzünler büyürken gırtlağımda
senin bir gülümseyişine
her defasında
kırk melek şehit ederdim cennetimden
kanlı bıçaklı bekleyişler tünerdi
parmak uçlarımda
felç olmuş şehirlerin ara sokaklarına koğuşlanırdı kelimeler
sen bilmezdin
nasıl ağladığını serçelerin göz pınarlarımda
yıldızların üzerini örterdim geceleri
gözlerin üşümesin diye
ve ay’ı beslerdim koynumda
göğsümden irin akardı
yüreğimden kan
dilim günaha girerdi en çok
adını duaya dönüştürürken
hani A desem
Yaradan titrerdi
ah be gözümün bebeği
avucumun içine sıkıştırıp dünyayı
avucunun içinde ölmek geçerdi içimden
içinden geçerdi şehirler
yurtsuz kalırdı uykularım
korkularım kimliksiz
sonra
sen bizden geçerdin bilmeden
şah damarımdan sızardı ömrüm
ve
alnımın yazısı ağrırdı
5.0
100% (15)