1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1273
Okunma

iklim;
ruhumun pergeline serilmiş kilim..
gahı beyaz boyalı atlas,
gah haki yüzünde gölgesiz durulmaz...
urgancı!..
biraz soluklan,
bu kan ter içinde kalmışlığı,gözlerim kaldırmaz!..
kurtulmak ne mümkün;
düştüğümüz kuyulardan,
gahı ipin yetişmez,gah kollarım kavuşmaz...
penceresi dar gönlümün;
cenderesi yar,ömrümün!..
dilediğin çöle sal;
zerre kadar ,mecnun olasım yoktur inan!..
yusufu bilmem,züleyhayı tanımam;
bin hicran gördümse de, bir hicret bilmedim..
hep ahkam kestim kendimce;
eyyüp gibi bedeller ödemedim..
falcı!..
ellerim açık, yollarıma da çık;
bilmek ne mümkün,
bildiklerimizi yaşamak sürgün..
gahı unutkanlık perde olur,gah acelecidir son hüzün...
en gerisi har; yollarımın
son debisi yar,sularımın...
sor!..
dilinle değil sadece; bakarak,
yakma beni, göz yaşlarımı azdırarak..
kapatıp, gözlerini biraz durarak;
sor ki hangi güneşler doğuyor ayrılarak!..
müjdeci!..
bir salkım kopar bağından,tatlı mı tatlı;
müjdele bağbozumunu, sözleri en girift hatlı..
beyaza bürünmüş de gidiyor eli sancak tutan atlı;
ne olur gülümse, giderken ben
ne olur gülümse ey elma yanaklı...
kandırası var yarimin,
can çırası yanar serimin!...
5.0
100% (8)