0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1765
Okunma
""gönül atıma nal çakan kader.
sesimi de sulara döktü şafak köprüsünden,
nal deyip mıh demez düş üstüne,
zaman düş yığar cümbüş üstüne.
gönül duru duymaz!
söz yığar söz üstüne.""
bir tan yeli saçlarından okşarken gülüşlerin,
ben sevdaların nallarını topladım.
aşk şiirleri düşerken feryatla cebimden,
bir papatyanın yapraklarında bulurum kendimi,
gelirim, giderim, gelirim, giderim...
giderim...
biterim düşlerinde...
dinlensin kulakların;
acemi nalbant gâvur eşeğinde öğrenir,
bukağı olur gözlerin,
bağlar seni bana,
hareket edemem...
sahi değilim uykusuz gecelerinde
at nalı kadar değer biçilirken umutlara,
hem nalına hem mıhına vurulur sevdaların.
hayallerse:
yalancının mumuna ateş.
"dünü sessizce gömdüm toprağa
iş üç nalla bir ata kaldı,
zaman üç kollu saatlerde yandı..."
gözlerime mil çekti tek heceli bir söz,
diyeceksiniz yok devenin nalı!
gönül sevdanın zeytin dalı:
deve nalbanda bakar gibi bakar
halden anlamayan aşk...
bundan böyle eller baksın yüzüne!
ata binen nalını, mıhını arar.
boş ver be gönlüm!
atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz!