34
Yorum
42
Beğeni
5,0
Puan
2884
Okunma

Ah gönül ah ki ah
Yıldızlar ki ah…
O yıldızlar ne de çok şey anlatırlar
Bahtım kopar sanki onlar kaydıkça her birisinde
Var ya koptukça içimden
Öyle bir incinme dökülür ki o kuyrukluya
Neden ki bu garibim askıda tutuyor çehresini sanki
Sisli puslu gecelerin hışmına bürünmüş gibi vuslatım
Bu gidişattan belli ki bir azap doğuracağım
Bak demedim demeyesin sakın örterek üstünü
Göreceksin yine yarınlara haykırıp da duracağım
Bin bir kahırla gönül istemlerimi
Sense şaşırma be gülüm en vakur halini takın
Görünür de hava da bir dinginlik olsa da
Sinsi bir figan sarı verirken etrafımı gam çöküyor içime
Şimdi vakit ruhum da gece kuduruyor
Delirten feryatlarıyla
Zifirden kim görebilir ki ta o uzakta ki atiyi
Ne sürpriz işler çevirecektir yine başımıza
Yüreğimden aktıkça sevgin içime doluyor semin
Ömür biçemediğim hatırına olalım diye meze
Bak da gör ne hicranlar dokuyorum kadir kıymet bilmeze
Bir isnada göreymiş
Güya cuma namazın da çıkacakmış tüm hengâmeler
Kimin beklentilerin de ne varsa sürülecekmiş yüzüne
Bu gün cumaysa Cuma dua etmiştim ben
Sana da bana da
Oysaki iki kademeli şiirdik ikimiz
Hep hece ve serbest dizilirdik seninle güne
Ben hüzne boğulurken kafiyeler de
Her dize de senin serbest kalırdı topukların
Hep sen çok çekiciydin genele
Ben hep hüzün dolduruyordum ne hikmetse emele
Söylememin gereksiz olduğunu bende biliyorum ama
Yine de sana bir çift sözüm kaldı yar
Senin o tükenmez kaleminden aşırdım ki
Kar konaklayacakmış o hayırsız başın da
Benim gördüğüm kadarıyla
Sen çok yanıp da kavrulursun bu durum da
Senin içinden koparacağı sıcaklığının figanları altın da
Yum o fıstıkî gözlerini de canım bir düşün ki
Başım yaslanırken o yumuşacık göğüslerine
Hiç kimseler görüp bilemezler inan ki
Bizim sonu gelmeyen hayallerimizin ritmiydi
İçimizi sıcacık ısıtan
Gök kubbe altın da aptalımsı ıslandığımız o nisan yağmurların da
Farz et ki senle ben
Veya benlensen
İlk kez sarılıp sarmalanmıştık ve hüngür hüngür de ağlaşmıştık
Aşkın vuslattan yoksul yaşantısını boşarken
Oysaki o güne kadar hep biz susup durmuşken
Ellere sürdürmedik mi sefasını
Ancak yüreklerimiz yangın bir kahve gibi kavrulunca
Hislerimizle uçuvermiştik gökyüzüne
Hep hayallerin mekânların da var olmamış mıydık?
Yekvücut sıcaklığında ki özlemin kopuk kollarıyla
Sakınıp korkacak bir şey değil ki bu
Biz hemen hepimiz Hakkın huzurunda el pençeyiz aslında
Ondan da salkıyamayız ya vaziyetimiz bu
Açma sakın gözünü sır bozulmasın ey sevgili
Açma kör ebe cinsinden yumalım gel birlikte
Belki buluruz bu durumumuza bir ilgili
Şakaysa bu hadi şaka olsun ayartmaksa ayartmak olsun da
Namı her neyse ne gel sen koy ne istersen ismini
Ki tüm bunların sonu çoluk çocuğa bağlanırsa
Neresinden bir nebze kusur kalır ki neslimize
Hiçte korkmuyoruz ya
Elifinin o keskin kılıcı ya batarsa saf yüreğimize…
(05.11.2013) AZAP…
5.0
100% (45)