0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1506
Okunma

Hüzün dolu bir sabahtı
Dışarıda yağmur fırtına ortalığı kasıp kavurmakta
Ağaçlar sarı yapraklar sarı yer onlardan sarı
Yapraklar göklerde savrulup durmakta
Beni dersen
Ben üşüyordum soğuktan balkondan bakarken ayakta
Çeşitli düşünceler içinde.
Düşünüyordum eski günleri
Düşünüyordum bizim memleketteki güz günlerini
Bağ bozumunu
Ve kışa hazırlık yaptığımız o eski günleri.
Düşünüyorum da ağlamak geliyordu içimden dolu, dolu oluyordu gözlerim.
Neydi o günlerimiz neydi !
Yapılırdı, bir tarafta pekmez diğer tarafta cevizli bandırmalar
Kurutulurdu kışlık çeşit, çeşit sedirlerde sebzeler
Ne güzel olurdu yaz boyu beslenen etliklerden yapılan o kavurmalar.
Sonra..
Yük, yük katırlarla merkeplerle taşınırdı kışlık yakacak odunlar.
Bir’ de o yıllarda,
Anam vardı
Özleyince, boynuna sarıldığım
Ve bir de, babam vardı elini öpünce harçlığımı aldığım.
Şimdi onlar nerde yok, yok..
Onlar tıpkı şimdi olduğu gibi böyle bir son baharda toprağa verildiler
Olar böyle mevsimde öldüler
Döküldüler hanemizden tıpkı şimdiki dallardaki yapraklar gibi yerlere
Sonra hepimiz,
Onlar birer, birer böyle bir mevsimde göçüp gittiler
Sele serpe dağıldık sonra başka yerlere rüzgârlarla her birimiz.
Elimiz kolumuz kırılmış çaresiz.
Ve hazana döndü geride kalan hanemiz ve bahçelerimiz
Güzel görünse’ de sevemedim şu sonbaharı işte bu yüzünden
23 Eki. 13
A.Yüksel Şanlı er
5.0
100% (3)