1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1573
Okunma

Bir kaç cümle de;
Uzakları anlat bana.
Uzakları, o uzakları, çok uzakları!
Anlatırken de;
Bir piyanonun kenarından
Tuşlarınla seslen bana, mi-sol-la-si-fa-sol- diye.
Hatta, azarla beni!
Ay ile güneş tutulurken, gürle
Gökyüzünün, yeryüzüne kızması gibi...
Bir kaç tümce de;
Hüzünü anlat bana.
Hüzünü, gül kurusu acıyla harman!
Anlatırken de;
Depremler olsun
Zaman dursun, yedi nokta, beş şiddetinde.
Ve hatta;
Cehennemler kurulsun
Sûr üflenip, cennet bahçelerine...
Uzakları anlat bana.
Hüzünü, gül kurusu ölümle harman.
Eşi, dostu, arkadaşı, bir selam ile yaradana hayran!
Anlatırken de,
De ki; bir çocuk çıksın,
Yalın ayak, kırık dökük, bir kentin tepesine,
Ve desin ki;
Uzaklardım, hüzüne gebe
Hüzündüm, acıya ebe
Eskisi gibi,
Konuşamasakta, êy dost
Seni hâla izliyorum, uzak bir ülkenin şehrinden, diye...
02.10.2013
Adnan Bilgiç