0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
858
Okunma

on dokuz el ateş ederek
kimyası karşılanacak güzelin..
sana gelecek ve sevineceksin
ki her mevsim bahar gelir gibi
her seher güneşler doğar gibi
açılacaksın..
deniz aşırı memleketlere açılır ya gemiler
yedi kat semadaki güneşe nazlanır ya çiçekler
göçmen kuşları saymadım
gerçi ne desenine el attım bir nakışın
ne de farkına varabildim aşk ile bakışın...
ah vefasız takvimler ah!
yine aylardan aşk, günlerden hasret
yılları dönemlere ayırdım kesret kesret...
cebirine aklım erseydi
belki kavuşmaları olasılıkla hesaplamazdım..
son kurşun bir başlangıca işaret
ilk kurşunu ne sen sor ne de ben söyleyeyim..
on dokuz el ateş ederek
rahatlayacak en kurbansı hislerin..
ışıklar yanacak ve simgeleşeceksin
ismail için gönderilen koç misali
habil için müjdelenen şit misali
anlayacaksın
zamanla dünyanın kaç bucak olduğunu
başı ve ayaklarının nerde durduğunu
ebabilleri anmış mıydım
gerçi ne kapağını açtım alem denen kitabın
ne de vazgeçişlerini denedim keşkelerin fakatların..
ah minel aşk ah!
sen olmasaydın ne için olurdu o seferler
viyananın kapısında mıdır acep malazgirtten dönenler...
hikmetine aklım erseydi
belki hüznüne varmazdım çokça çekilişlerin
ermediğinden yaralarım çok derin
bana akıl değil son duraktan gülücükler getirin...
5.0
100% (1)