4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2255
Okunma

bir kaç kırışmış kağıt üzerine yazılmış
ve çok satırı silinmiş şiirlerden
adını hatırlamaya çalışıyorum geçmişin
bir zamanlar
önünde özümün düğmelerini iliklediğim
ve her harfin belini kırdığım kelimelerle
talan ettiğim hafızamın
alnını karışlıyorum hesapsızca
susuyorum kendime
yeşil bir harita olmalı bir yerlerinde aklımın
sol cebim delinmeden önce
bir kaçta umut saklamıştım sanki
ve hatta
beyaz gelinlikler dikmiş sitemlere
çeyiz sandığına kaldırmıştım yüreğimin
sonra yangın çıkmıştı değil mi?
gökyüzü tutuşmuştu sahi
yağmur köze dönmüş
önce dudaklarımı yakmıştı
sonra ellerimi
bir çocuk vardı
gizli saklı gülümseyen
göz kapaklarımın arkasında
o vakitler
büyümezdi gözümde yıldızlara salıncak kurup
ayın saçlarını taramak
kıyametin adını
kulağına üflerdim cennetin
üç kere ard arda
amin derdim ardından
sıtmalı şiirler yazardım buruşmamış kağıtlara
kanlı bıçaklı hayal kırıklıklarından
kırk yama yapılmış hüzünler dikerdim üstüme
yakışırdı da hani
nasılsa her defasında
bir kaç beden büyük gelirdi giyindiğim beyaz
bu yüzdendi belki
adımın yanına siyahın bu kadar yakışması
isimsiz kervanların ayak izlerinde aradığım şehirlerin
yanlış sokaklarıydı kaybolduğum
kalbimin bir tarafı felç
diğer tarafında
çocukluğumun kaldırılmamış cenazeleri
kokuşmuş bir kaç kederin
gözlerimde kalan kırmızılığı
ve bir ıslık boylu boyunca
herkes haklıydı aslında
ama
kim bilebilirdi ki bunca yabancılıkta
dilimi şeytanın ısırdığını
5.0
100% (13)