0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
926
Okunma
KIZIL ATLILAR
Binlerce yıl
Güneş doğdu hesapsız
Amerika kıtasında.
Yağmur ormanlarında
Cıvıldadı kuşlar
Avladı yerliler
Gülümseyerek
Paylaşarak
Çadır etrafında kaç bin yıldan beri.
İnkalar
Mayalar
Aztekler yeşerdi ışık oldu
Aydınlandı anakara.
Sönmedi çadırlarda ateş
Gelen dost sayıldı, kucak açıldı
Yıl bin dört yüz doksan iki’yi işaret ettiğinde.
Aynı kıtada konuşulurdu iki bin dil,
Susturulması gerekmeden önce bir arada.
Amerikan kıtasını,
Dolduran cıvıl cıvıl insanlar,
Nereden gelmişlerdi ilk.
Asya’dan mı Afrika’dan mı?
Belki Afrika’dan Asya’ya
Asya’dan Amerika’ya,
Geldiler işte, bir sabah
Güneş doğmadan,
Güneşin yerine.
Buz çağını aşıp,
Bering boğazından,
Otuz bin yıl önce,
Göç yollarında,
Hangi dilde ağıt yakılırdı?
Yana ırmağı kenarında,
Kolları dirseklerine kadar açık,
Koşuşturan kız,
Hangi sevdalara
Hasret büyütürdü.
Şili’de Monte Verde şehrinde,
Allende’yi düşünen var mıydı?
Dünya çepersizken.
Nice kümbetler yükselttiler,
On ikinci yüzyılın nasırlı elleri,
Saraylar inşa ettiler,
Kimi sekiz yüz odalı, kimide iki yüz.
Kim bilebilirdi ki modern zamanlarda,
Yamyam ilan edilecekleri.
Güneş kan üzerine doğmaya başladığında,
Tarih Avrupalıların kıtaya ayak bastıkları
Tarihi işaret ediyordu.
Zaman Kızılderililerin,
Katledilmelerinin zamanıydı.
Tanrıda çekilmişti tarih sahnesinden,
Yamyamlar ve uygarların ölüm kalım savaşıydı.
Savaş öyle mertçe değildi,
Kalleşti medenilerin ölüm taktikleri.
Yardım adı altında,
Ölümdü dağıttıkları.
Ölüm parıldayan yıldızların altında,
Kızıl kartalları bekliyordu.
Gece ve gündüz
Hain bir pusuydu.
Anlaşıldığında dost olmadıkları,
Çokça akmıştı kanları,
Kırılmıştı kanatları.
Kızılderili çadırına ay şavkımıyor,
Kan damlıyor kartalın gagasından.
Kızılderili çadırında artık isyan ateşidir yanan,
Alevleri tüm anakarayı aydınlatan.
Tarihte ilk kırılan soydular,
Bıçaklar bilendi,
Oklar gerildi,
At sırtında aşıldı nice dağlar,
Zulmün üstüne aktı dörtnala kartal kanatlılar.
Zalimdi modern silahlar,
Gölgelerinde kuruldu
Toplama kampları.
İnsanlık diz üstü çökmüştü,
Bıkıp usanmadan
Emekleyerek zamanı,
Anlı çizgili, elleri nasırlı,
Tutunmaya çalıştı ateşten toprak parçasına.
Kaç kabileydik,
Yaşayan bu kıtada
Binlerce yıl bir arada.
Kuzeyinde yirmi altı,
Batısında on bir,
Güneyinde on üç,
Ovalık bölgelerde on dört,
Kuzey bölgelerinde on sekiz,
Bunlar kayıtlara geçenlerdi.
Tarih gözlerini kapatarak tanıklık ediyor
Kırılan canlara.
Çok kırıldık,
Kanımızda aktı
Çoğu zaman ırmak gibi,
Tükendik sanıldı,
Hayır! Hala direnmekteyiz
Bıçağımız bilenmiş,
Okumuz gerilmiş.
Güneş gözlerimizde,
Yine toprak ve üzerindekiler dinimiz.
Son sözü söylemedik hala
Gelecektekileri bekliyoruz.
5.0
100% (2)