aldığım soluk yine sermayesi olacak avare akşamların
her bakış bir manzara
her bakış bir münazara
ruhumun çöllerinde hicret kervanı yüklenmiş katar katar;
bu göçler seni bana ekler
beni;
beni sorma
beni yoracak kimbilir nereye kadar...

yanar çerağı ağına dolaşan miskini yakmak için feleğin
her çırpınış tökezlenmek
her çırpınış ateşte közlenmek
gönlümün maverasında dolaşır hüzünden peygamber
tebliği canana ulaşmam aşk ile
can;
canı sorma
can vahyine müştak kaale alınmışlığın hoşluğu ile..

dedim ki ne oldu da vazgeçtin ey ruz-i gar tezmi bezdin
yoksa sezdirmeden kendinden mi geçtin?
denizler yaracak bir aşkı bezenir talihi özlemlerimin
aşk;
aşkı sorma
aşk ardına düşenlerin her daim gözetleyicisidir iştiyak ile ..

her boynumu büküşümde iki damla yaşına hasret kaldığım gözler
her damla kadim kelamına mürekkep olsa
kafi gelmez kan ile pınar olsa
düş hele
düş yollarına
düşte gör
düşüpte gör
daha sorma
bir damlacık döl iken koskoca göllere vücut olan bir deryaya bekçisin
daha neyin derdindesin...