0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
869
Okunma
Ak saçlı huysuz bir ihtiyar
Yüzünü döner duvara
Dişleri su dolu bardakta
Öylece uyur sabaha kadar
Daha güneş doğmadan kalkıp
Takma dişlerini ağzına takıp
Mezarlığın o uzun yolunu tutar
Gidip eşinin mezarını sular
İşte geldi gene ayrılma vakti
Güneş doğdu, gitmesi gerekti
Aldığı bir ekmek,yarısı fazla
İşte evi yalnızlığının hücresi
Bel bükülmüş, baston yoldaşı olmuş
Sanırsın dünya onun için susmuş
Sokakta karşılaştığı bir kaç tanıdık
Konuşuyor lakin isimlerini unutmuş
Duvarında asılı birkaç resim
Resimde bir damat birde gelin
İç geçiriyor nerde eski hevesim
Geri gel der gibi ey rahmetli eşim
Soba tütmüş eli yüzü kapkara
Bir şeyler söylüyor elindeki çıraya
Belikli bedeni yorgun ruhu halsiz
Takati kalmamış artık yaşamaya
Eller titrek, kafadaki saçlar seyrek
Göğsünde ara sıra tekleyen bir yürek
Kapıları kilitlemez olmuş arkadan
Azraili bekliyor sanırım isteyerek
Gitsen götüren yok, gitmesen durulmuyor
İhtiyar kalbi artık bu yükü kaldıramıyor
Zaman diyor su misali ne çabuk akıp gitti
Yaşam bir sinemaydı işte burada bitti(A.Ş.)
5.0
100% (1)