21
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1988
Okunma
zamanın öğütücü karanlığı,
seren direğime asılı!
demirim balçık.
denizim taşkın benim
eşkıya bakışlı acım!
yönünü mü şaşırdın kızan?
biz gibi deprem mi gördün?
bıktım usandım sil baştan,
arlanmaz taarruzundan.
kuru bir dal sandın herhal!
zalimce kestin nefesimizi
kazmayla tarla kazardın;
kazmayla kazdın yüreğimizi
yere çal diyetini…
payanda istemem,
yanıp yıkılmak değil kaygım,
yok ki benim postum!
savurdum külünü.
ben artık yokum!
çıkmaz sokağında sarkaçlar
paslı demir parmaklıklar.
biri ense köküme;
diğeri mahpusluğuma.
senden bana miras;
birkaç adımlık voltalar!
şimdi;
hava korkusuz bir it uluması.
ciğerime saplanacak dişleri.
ya ısıracağım ulumayı
ya da unut beni!
“al” aşkını ver misketlerimi.
kibrin nar’ı nur’u olur mu?
ortalığa saçtım çiçekleri.
kaldırımlarda kalsın;
ezsin ezsin gelen geçen,
sana derilen sevgimi…
hidayet dal/ can sokağı lambaları