Uzak, uzak ellere dalıyorum
Yönümü kıbleye dönüyorum
Nefsime kilit vuruyorum...
Kutsal mekânlara uğruyorum
Kâbenin bir köşesinde durur
Makamı ibrahimi seyreder
Zemzemin başına varır yudumlar
Bedir uhutu hatırlayınca yüreğim yanar...!

...Sonra hira dağına çıkar
Bir müddet sevirde gezer
Hücre-i saadet önünde gözyaşı döker
Safa - Merve arası adımlarım, teker teker...!



Elimi alnıma koyar...Müzdelifeye bakar
Büyüklü küçüklü minada şeytan taşlar
Mescidi harama yaklaştığımda dualar
ALLAHÜMME LEBBEYK nidaları başlar...!

Yollarda küme küme hurmalı ağaçlar
Tepedeki güneşin sıcağıyla, terleyip duruken kaşlar
Ashab sahabe mekânı cennetül bakiye gider
Yalvarıp yakarır el açıp dua eder
Hulusi kalp ile dökülür dillerden sözler
Dayanamaz boşalır yaşlarla dolar gözler...!



Taifi hatırlayıp, resülün ızdırabını düşünür
Ardından çiftlikteki üzüm bağlarına uzanır
Birden oradaki iman eden köleyi hatırlar
Serverin müthiş sabır sükutuna hayran olur
Dermanım kesilirde dizlerim öylece durur...!

Kervanlar...kervanlar var
Çöllerde katar katar
Heybeleri hepten dolumu dolu
Elma...Armut...narenciye
Bir de nar...

NAR YAAA...!!!

Hz. Alinin çarşıya gidip son parasıyla
Yavrularına ve hanımına aldığı nar
Sonra bir dilenci...Utangaç bakışlarla
ALLAH RIZASI iÇiN denildiğinde
Narın dilenciye verilişi
Bir müddet sonra kapının çalınışı
Ve meçhul birinin bire on niyetine
On adet narı kapıya bırakışı
işte hikmeti iLAHi....işte TECELLi...!