1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1246
Okunma

Yar…
Bilmem ki
Neden anlamazlar
Böylesi kararmış gönüllerle
Nasıl bir sevda yaşarlar
Hangi hesabın vadesinde nefes nefese
Kalırlar, evlat adına yüzü kızarmayanlar
İçim titriyor, yüreğimin burukluğu gitmiyor,
Gözler nazar ederken hayret kuşatıyor
Hangi günler
İçin sönmeyen umuttun
Ruhumdan ve gönlünden
İnşirah zerk ettiği muradıydın
Sana nasıl bakardı, gözünden sakınır,
Her türlü meşakkati göze alırdı
Sen naz ettikçe hoşlanır, mütebessim
Eda içinde arkasına yaslanır ve ümitle yaşardı
O kadar
Yokluğa rağmen, sabretti
Yaz demedi, kış demedi,
Gece gündüz mücadele etti
Senin geleceğini düşünerek,
Yemedi, içmedi, harçlığını eksik etmedi
Kim bilir arkandan ne kadar sevinirdi,
Geleceğin ana kadar düşlerin izindeydi
Ne yaptın,
Anneni çaresiz bıraktın
Seksen beş yaşında olmasına
Hiç aldırmadın, umursamadın
Güya sen de bir insandın, imtihana
Tabi olacak hazandın, hiç arlanmadın
Köylünün “evladı varken bize yardım etmek
Düşmez” i duyuracak kadar sıkılmadın
Malatya’nın
Darende İlçesinin
Yavuzlar köyünde yaşayan
Bu biçare teyzeden bahsediyorum
Hazin hikâyesini köyün camisinde
İmamlık yapan Abdullah hocadan dinledim
O kadar içli ve samimi anlatıyordu ki
İçim parçalandı, hocam siz ne gerekiyorsa yapın dedim
İftariyeliğine
Hüzünle şahit olmuş
Bir haftalık tulumba tatlısı
Ve yufka ekmek bulunuyormuş
Duygulanmış, köylüye sual edince,
“hocam evlatları varken bize düşmez” demiş
Ve bu köylüler mutat Kur’an hatmeden,
Zikir halkalarıyla ibadeti yetine getiren kullarmış
Artık bir söz
Söyleyecek ne kaldı
Nerede kaldı o civarın
Takva timsalleri, feraset ehilleri
Bu seksen beş yaşında ki zavallı teyze
Bu kadar düşkün bırakılır mı?
Söyle, hangi insanlık, hangi duyarlılık
Bu kadar hüznün karşısında çekimser kalır
İnsan anladığını
Yaşamalı, aldanmamalıdır
Adet ve töre üzerine
Din kaim edilmez,
Bilmem ki daha nasıl anlatılmalıdır
Dinin şer’i kaynakları ortadadır,
Maslahatlar gözetilerek,
Akideler yıpratılmamalıdır
Köylü ne bilsin diyen kabalığa da
Söz hakkı tanınmamalıdır, dünyalığından
Taviz vermeyen, nafile yere simsarlık yapmamalıdır
Mustafa Cilasun