Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ

ÖLME ÇOCUK

Yorum

ÖLME ÇOCUK

( 2 kişi )

6

Yorum

4

Beğeni

5,0

Puan

3260

Okunma

ÖLME ÇOCUK

ÖLME ÇOCUK!

Ölme çocuk ölme!
görecek günlerin var daha!
Ölme çocuk ölme!
gözünün içine bakan anan baban
doyamadılar sana!
Ölme çocuk ölme!
yar kokusunu içine çekmeden ölme!
Ölme çocuk ölme!
toprakların vefa tohumları
bekler senden!
Ölme çocuk ölme!
Bu iblislere bu soysuzlara
bu ağzı kan kokanlara inat ölme!
Ölme ne olursun!

DEVRİM DENİZERİ


Vurdular, Öldün Çocuk
Ancak, gecenin kör karanlığında, gündüzün kirli sarı aydınlığında pusu kurarak öldürmeyi iyi bilenlere inat, bu topraklarda ve bütün kara parçalarında, umut da hiç yitirilmedi.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
18 Temmuz 2013, Perşembe 00:00
Mustafa Asım Hayrullahoğlu, 14 Kasım 1982 sabahı eşiyle vedalaşarak sokağa çıktı.
Akşama evine dönecek, beraber yemek yiyeceklerdi.
Dön(e)medi.
Aynur hanım, eşini aramak için karakola gidemedi. Ancak haberi geldi.
Mustafa Hayrullahoğlu, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde iki gün boyunca son nefesini verene kadar saatlerce işkence gördü. Son nefesi alınana kadar işkence edildi: Boğularak öldürüldü.
Dayaktan akciğerleri şişmiş, boyun kemiği kırılmıştı.
Polislerin ifadesi hazırdı:
"Bambu koltuğunun sapıyla kendini boğdu."
Aynur hanıma, eşinin işkence gördüğü yerin yan odasında bulunan biri, yıllar sonra anlatacaktı:
"İçimden dedim ki, ’Konuş artık, konuş. Sen artık konuşsan da onurlusun’."
Konuşmamıştı.
Kayınpederini bir gün bir morga götürdüler. "Bu" dediler; "Damadınız mı?"
Aynur hanımın babası, "Hayır" dedi. Damadını tanıyamamıştı.
Mustafa Hayrullahoğlu’nu işkence ederek öldüren polisler, 5 kişiydi.
İkisi beraat etti, 3’ü 10 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Askeri Yargıtay, kararı bozdu.
Adli Tıp, ilk hazırlanan raporu değiştirerek işkenceyi örtbas etti.
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın, "Adli tıp uzmanı olma sebebim" dediği gün, işkenceyi belgeleyen ilk rapor ’yeniden’ düzenlendi. Hayrullahoğlu cinayeti kayıtlara, "İşkencede öldürülmemiştir" olarak geçirildi.
Böylece ceza alan 3 polis önce beraat, sonra da terfi etti.

Necmettin Büyükkaya, Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın ilk başkanıydı.
12 Eylül’de tutuklanarak Diyarbakır Askeri Cezaevi’ne gönderildi.
Bir gün cezaevi müdürü Büyükkaya’yı yanına çağırarak, "Senin kalemini kırdık, kendine dikkat et" tehdidinde bulundu.
Büyükkaya’nın cevabı, vicdanın tarihini özetleyecek cinstendi:
"Senin gibilerin çocukları babalarının işkenceci olduklarını öğrendiğinde hayatları boyunca vicdan azabı çekecek ama bizim çocuklarımız bizlerle gurur duyacak."
Bir duruşmada ayağa kalkarak mahkeme başkanından söz istedi.
"Bir sonraki mahkemeye kadar yaşamayabilirim. Tehdit ediyorlar" dedi.
Öyle de oldu.
Bir gün koğuşa komando grubu saldırdı. Cop, sopa, kalas ve demir çubuklarla vuruyorlardı.
Koridorlar çığlık çığlığa yankılanıyordu; "Kahrolsun işkence!"
Tek tip kıyafet uygulaması işkenceyle dayatılmaya çalışılıyordu.
Necmettin Büyükkaya, "Bu elbise bana kefen olur da giymem" diyor ve bağırıyordu: "Kahrolsun işkence!"
İşkenceler sürerken, bir an bir ses geldi. Büyükkaya, yere yığılmıştı.
Takvimler, 22 Ocak 1984’ü gösteriyordu.
Askerler baygın yatan bedeni alıp götürdüler.
Sabah koğuşa gardiyan geldi. O, Büyükkaya’nın eşyalarını, arkadaşları eşyanın sahibini sordu:
"Kafasını ranzaya vurdu. Hastanede."
Necmettin Büyükkaya, bir sonraki duruşmada yoktu.

Ali İsmail Korkmaz, 19 yaşındaydı.
Nereden baksan kısacık bir ömür, nereden baksan tazecik bir can.
Babasının, ’olaylar olmadığından’ Anadolu Üniversitesi’ni kazanınca sevindiği Eskişehir’de, o gün 2 Haziran’dı.
Ali İsmail, Gezi direnişinde polis şiddetinden kaçarken, can havliyle bir sokağa kıvrıldı.
Eli sopalı bir grup ’sivil’ ve sivil polis, çevresini sardı.
Ali İsmail’i ’dövmeye’ başladılar.
Karakoldaki ifadesinde, evine gitmeye çalıştığı sırada kafasına, omzuna ve bacaklarına vurulduğunu anlatacaktı.
Ali İsmail ölsün diye, Ali İsmail’i öldüresiye ’dövdüler’.
Biri copla, biri meşe odunuyla, biri sopayla ama hepsi de vurdular.
Ali İsmail, "Vurmayın, öldüm" diye inledi.
Derken yere düştü, başını kaldırıma çarptı.
Vuranlardan biri, terini silerken "İyi stres attık" diyerek gerindi.
Geceydi, karanlıktı. Sıcak haziranda, bir sokak arasıydı.
İşkenceyle uykuya gömülen gencecik bedeni ile insanı kör edecek beyazlıkta bir soğuk odada 38 gün boyunca kıpırtısız yattı.
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, "Birtakım gruplar işi provoke etmeye çalıştılar. Hatta aldığımız duyumlara göre kendi arkadaşlarına zarar verip ’Polis yaptı’ süsüne büründürmeye çalışan gruplar oldu" diyerek, Ali İsmail’in arkadaşları tarafından dövülerek öldürülmüş olabileceğini ima etti.
O arkadaşları günlerce, "Uyan Alim" dediler. Uyanamadı.
Vurdular, öldün çocuk.

Yıllar geçti; biçilen kılıflar değişse de, devletin sistematik işkence politikası değişmedi.
Ancak; gecenin kör karanlığında, gündüzün kirli sarı aydınlığında pusu kurarak öldürmeyi iyi bilenlere inat, bu topraklarda ve bütün kara parçalarında, umut da hiç yitirilmedi.
Kocasının hatırasıyla hayatı kabusa dönen Aynur Hayrullahoğlu için; babasıyla ne kadar gurur duysa az kalacak metanet abidesi Serdil Büyükkaya için; tarifsiz bir acıyla dünyaları başlarına yıkılan Ali İsmail’in annesi, babası ve kardeşi için...
İşkencede yitip giden onca can için...
Bir gün gelecek ve işkenceyle söndürülen hayatlar için, olması gereken gerçekleşecek. O gün insanlık onuru işkenceyi yenecek. (BK/HK)


















Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Ölme çocuk Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Ölme çocuk şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLME ÇOCUK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
T I F I L
T I F I L, @imen
29.3.2014 21:55:50
oğluma bir kez daha sarıkmak vede doya doya öpmek geldi içimden

İ M E N tarafından 3/29/2014 9:56:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Necdet ARSLAN
Necdet ARSLAN, @necdetarslan
19.7.2013 23:12:11
5 puan verdi


Cumhuriyet tarihimizin özellikle 1950'li yıllardan başlayarak günümüze uzanan ikinci evresinde Kurtuluş'un ve Kuruluş'un bu özel coğrafyasına ve oranın insanlarına dönük gerçekler hep dramatik bir yörünge üzerinde yol alır.
Tarihçi'nin sayfalara taşıdığı gerçekle ,o gerçeğe kaynaklık eden yaşam arasında dağlar kadar ayrım vardır.
Bu toprakların insanının yazgısı değildir aslında yaşamak zorunda kaldıkları...

Yerli gericiliğin / faşist feodal yapılanmanın derinlere inen köklerinden beslenerek şişen karşıdevrim oldum olası kendisini konumlandırdığı yerde beklemektedir.
Pusuyu kuran kazanır,derler.
Çarpık bir eğitim sürecinden geçen birey hem Cumhuriyet'in olanaklarından yararlanarak kendini geliştirmiş hem de Cumhuriyet karşıtı güçlerin saflarında yer almıştır.

Dışa bağımlılığımız,bu toprakları yönetme dinamiklerini kendimizce olmaktan ıraklaştırır.
Ve bir gizli el'in verdiği işaretle yeniden sandığa gidilir;yeniden oy kullanılır ve yeniden didişme sürecinin kapıları aralanır.

Benzer bir senaryo yazılır/oynanır.
Kaçıncı kez kurbanını verir halk;kaç halk çocuğu veda etmek zorunda kalır yaşama bilinmez.Ne ki,katillerin yer aldıkları saf bellidir.

Çok masum bir istemle Gezi Parkı'nda en demokratik söylem haklarını kullanan Aydınlanmacılara dönük faşist saldırılar yine kan dökülmesine neden olmuş ve yaşamlarının en taze baharlarında bu güzelim yurda veda ettirilmiştir gençlerimiz...

Bu yurt toprakları bağrına düş(ürül)enleri yemeye doymamıştır bir türlü.
Şiiri okuduktan sonra bu değinmeleri yazmak koşul oldu. Sayfaya hem beğenilerimi hem de bu tümceleri bırakıyorum.

Duyarlı Kardeşimi tebrik ediyorum.
Değişik zamanlarda katledilerek aramızdan ayrılan şehitlerimizi erdemle anıyorum...
srvt
srvt, @srvt
18.7.2013 23:55:43
Yorumsuz...
Etkili Yorum
şair67
şair67, @sair67
18.7.2013 22:42:38
Ben yorum yazmasam olurmu şairem
Çünkü gözlerim nemlendi,
Ağlamalı hıçkırıklar, boğazıma düğümlendi
Kulağımızı çınlatan sahici sesti
Engin saygılarım
Bunun özti
matrix1971
matrix1971, @matrix1971
18.7.2013 22:26:15
bu yazıyı okurken bir an "DÖRTLERİN GECESİ" kitabı gözümden canlandı..
çok uzak gibi görünüyorsa bile aslında dün gibi, belki çocuktuk, belki anlamamıştık,ama hepsini görmüştük.
bugün bir şeyler değişiyorsa, onların kanıyla yazılan özgürlük mürekkebindendir..
tebrik ve sevgiler.
rahmetle anmış olduk hepsini..
Etkili Yorum
capulcu sair
capulcu sair, @capulcusair
18.7.2013 22:24:16
yüreğine yazan kalemine sağlık yoldaş..insanlık onurunun işkenceyi yeneceğini bilmekteyiz ve her eylemlerde naralar atmaktayız göğe kalkan yumruğumuzda.belki göremeyiz fakat hiçbir yere söz verme yoldaş yıldızlarda seyredecez o günü ve elimizde demli çay sigara ve rodrigonun gitar konçertosunu dinleyeceğiz..saygılar kızıl kal..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL