6
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1803
Okunma
Eyüp gönlün sabır bohçasında dürülüyken
aşk-ı memnu sevda sancıları,
onulmaz yaraların
kabuk kaşıntılarında saklı
mutluluğa;
sen hiç umut besledin mi yâr?
Nasıl tatlıdır çilesi,
bilir misin?
Ne mecnunun uğrun uğrun serap dokunuş
sevmelerini,
ne de Veysel’in çiçek vurgunu bakışlarını
sezemedin.
Domino yaslanmaların fiske dokunuşlarında mıydı
aşk?
Bu kadar mı kolaydı sevda gemilerini
apansız yakmak?
Şimdi gem tutmuyor
gönlümün eğersiz yılkı atları,
iklimi bozuk
gonül otlaklarımın yâr!!!
Abdesti firar yağmur dualarımın.
Sevda ac,
ben çok susuz.
Oysa
gül atmaktı dostun gafı
pirine...
Halt ettim.
Çok mu geç,
Azrailin elinde mi Zülfİkar,
parmağını bir daha kesmez mi Züleyha?
Eyy! sevgili...
söyle,
suya düşmüş Ay şelvesi mi,
yoksa
Yusuf’un cemali miydi karanlık kuyuların
nur’u...
Nasıl kıydın,
hangi kefenlere sığdırdın,
yaşayan seri ölümlere yudun beni yâr
teneşirsiz...
Yine de
senin canın,
benim
Başım sağolsun yâr,
aşkın da mahşeri var.
KUL FİGANİ
SAKARYA
05.07.2013
5.0
100% (12)