2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3217
Okunma
Bir hazin efsane ki bu, ne gül bülbüle yâr olur,
Ne de bülbül, bir gün bile, bu aşkta bahtiyâr olur.
Öyle yakmış ki bülbülü, nigâh-ı sûzânı gülün,
Figânıyla, gülistanın ufukları hep hâr olur.
Sabâ bile eserken gülizârın üzerinde
O sevdânın âteşiyle alev olur ve nâr olur...
Gül, açar yapraklarını hep en güzel renkleriyle,
Bülbül coşar, aşkla şakır, masalsı bir bahar olur.
Zaman geçer mevsim döner, yaz, güz derken kış da gelir,
Don vurunca bahçeleri, o sevda, târumâr olur.
Gül, önce büker boynunu, son yapraklar da dökülür,
Sevda, bülbülün gözünde yaş dolu bir nazar olur.
Sonra kopar sapı, gülün cansız düştüğü toprak,
Gönlü buna dayanmayan bülbüle de mezar olur,
Belki bir başka baharda, bir başka dalda açar o gül,
Yine yanık bir figan da, vuslata intizâr olur.
Ezelî bir efsanedir, gül ile bülbülün aşkı,
Kavuşmayan âşıklara, hazin bir bergüzâr olur...
Ünal Beşkese
:::::::::::::::::::::::::
nigâh-ı suzan........yakıcı bakış
har........................kızgın, sıcak
sabâ.....................sabah esintisi
nâr........................ateş
nazar....................bakış
intizar...................bekleyiş
bergüzar...............anılmak için
5.0
100% (2)