22
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1962
Okunma
ben adamı sözünden
kadını gözünden bilmiştim
konya’nın boz bozkırında
kır tay gibi
kırlarda sektiğim zaman
buğdayı avucumda
hamuru ateşte sevmiştim
değirmen taşlarında dövülen
kara toprağın
her şafak
toprak tandırda
nasıl ağardığını görmüştüm
bir akşam
bir çoban ateşinde babam
’bak oğul’ dedi
ağacın en yangınıdır çam
aşkı özünde damıtır
ve ondan yanar
böyle çıra
cayır cayır
dağların her bahar denizlere
ırmaklarca ağladığını görmüştüm
kavuşmanın
bu kadar zor olduğunu
daha öğrenmemiştim
hey.. kara toprak yanım
hey kuzuların yaladığı
tuzlu ekmek canım
hey ana sözüm
hey ekin özüm
ağardı yine dağlar
eteklerinde asılı kaldı gözüm
ben adamı sözünden
kadını gözünden bilmiştim
şehrin insan öğüten sokaklarının
ak yürekleri
nasıl kararttığını
yeni öğrenmiştim,
oysa ekmek
değirmen taşında değil
kaldırım taşlarında
dokunuyordu toprağa
kadınların gözleri kapalıydı hep
sözleri üşütüyordu,
adamların yalanları
gözlerinden süzülüyordu
ve
yaralı tayları
eşekler çiğniyordu..
insanların avuçlarında kâr
dağların doruklarında kar var
avuçlarımı çırpıyorum
avuçlarımı,
eteklerin gözleri
dorukların sözleri
beni çağırıyor
çıralarda alev alev har
içimde çılgınca bir bahar var.
ben adamı sözlerinden
kadını gözlerinden bilimiştim
konya’nın boz bozkırında
kır tay gibi
kırlarda sektiğim zaman
açılın yollar
dağlar ağarmış
yıllarca gözlerim
bu sahilden karlara ağlamış
dağlardadır derman
eteklerinde beni bekliyor
şimdi bembeyaz
karbeyaz harman..