9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1770
Okunma
yalnızl(d)ık koca hayatta,
bir senin yüreğin,
birde benimki...
katık etmiştik hayatı kendimize,
biraz tatlı, biraz acı lokmalar,
geçiyordu işte boğazımızdan,
haram yemiyorduk ya!...
sen daha 17’sindeyken
ben 24’ü devirmiş koca bir adam
daha yeni evlenmiştik
sonbahar ağaçları budarken...
hiç şikayet etmezdin,
etmezdik ikimizde.
ben işten çıkmayı beklerdim
sen çocuk misali pencerede...
görürdün el sallardın
daha sokağın başında sen karşılardın.
kapıyı çalmama kalmadan,
hemen açardın...
yüzünde mevsimsiz gülücükler,
yanağında tarifsiz bir gamze,
gözler dağların ardı sıra gelen yeşil,
saçlar desen kuzeyden esen yel...
bilirdim hep yanlızdın,
hep beni arardı gözlerin,
yoklamak isterdi ojesiz ellerin,
biraz çaresiz,
birazda hüzünle...
anlatırdın o gününü,
ne yaptığını...
komşuların dedikodularını,
camı kırıp kaçan çocukları.
sıra bana gelince,
anlatırdım.
gelişigüzel, tekdüze
iş yerinde olanları...
konuşurdun uzun uzun,
hiç susmadan çayımızı yudumlarken.
çocuğumuz derdin, iki tane olsun,
bir kız, bir erkek...
hayallerim vardı,
senli düşlere dalmak isterdim gece.
nefesin boynumu ısıtırken,
ben beklerdim dört gözle...
ne zaman,
nasıl olacak,
sorar dururdum kendime...
korkardım,
hiç olmadığım kadar sensizliğe.
alışmak kolay derlerdi,
inanmazdım kimselere...
...
yalnızdı(k)m artık,
yitip gitmişti bedenin.
ayrıldı ellerimiz,
hem senin, hemde benim...
ben yaşaşamda artık nafile,
bir mezar evim oldu,
gülüm;
senin sayende...
"rüzgarlarla uçuşan kum taneleri
alıp götürdü ölüm çok uzaklara seni..."
yalnızlık nedir?
çok iyi anladım...
“insanı ayırır, tırnağında etinden,
ruhun dışarı fışkırır bedeninden...”
Birkan SUCAKLI
03/09/2007