0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1191
Okunma

küçücük kutu gibi bir evimiz vardı,
pencereleri denize bakardı
gece olsun istemezdim hiç..
biran önce güneş doğsun diye dua eder
bir gözüm açık uyurdum.
daha şafak atmadan
ben atardım kendimi dışarı.
birazdan sahildeydim işte
martılar tanırdı beni,
hepsine birer çiçek ismi vermiştim..
birinin adı gülüm dü
beyaz olan papatyam,
hele başımın üstünde dolanır dururdu ki biri..
onun adı bülbülüm dü.
çok geçmeden annemin sesini duyardım
yanık yanık çağırırdı beni !
güzel anam benim
kanaryam..
kahvaltıya dayanırdı yokluğuma ama
öğlen hiç aç bırakmazdı.
babam evde olmazdı zaten !
kereste fabrikasında sabah altı,akşam yedi
işçisiydi,
ben gelene kadar o çoktan gitmişti
baba gibi babaydı rahmetli.
dört kardeştik
ikimiz kız,ikimiz erkek..
abim benden daha çalımlıydı !
yakışıklı,ciddi duruşlu
uzun boyluydu,
belki de bu yüzden assubay olmuştu.
kızkardeşlerim,güzellerim
baba yadigarları...
"kaderleri güzel olsun" derler ya hani
onlarınki bir türlü olmadı..
aslında !
benimde olmadı,
anlatsam şimdi sayfalara sığmaz
hani eskiden yeşilçam filmleri vardı ya !
hülya koçyiğitli,ediz hun’lu
emin olun onları aratmaz..
fazlası vardırda
katiyyen onlardan aşağı kamaz.
hani seni sevmeyeni seversin
kaza yaparsın gecenin köründe,
hani ihanete uğrarsın
gurbete çıkarsından tutun
olmadık yere hapis yatarsın..
vesaire..vesaire
neyse !
gelelim sadete.
birgün savaşa gider gibi
çıkıp gittim o evden,
hatırlamıyorum hangi gündü
hangi mevsim,hangi yıl..
yanımdan bir an olsun ayırmadım o ipten salıncağı
bahçesinde duruyormu şimdi bilmem..
dalında sallandığım incir ağacı. [ ]