0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1249
Okunma
Bulutlu gökyüzüne, bide sana baktım
Bekle biraz onun beş dakikası daha var
Seni kaybettiğim sokakta yalın ayaktım
Şimdi başladı yağmur ve söndü bütün umutlar
Ellerim aşktan değil taş kalplere çarpmaktan aşındı
Tenini hiç tatmamış olmak açlıkla aşımdı
Belkilerim Toros olsada onlar da aşıldı
Varlığın, koca bi hiçlikle buralardan taşındı
Şimdi olduğun yer senin için burası mı?
Benim için orası mı?
Senin için benim olduğum yer orası mı?
Hayır benim içinde benim için burası
Bugece bana sabret çatlamasın gökyüzün
Yukardan aşağı bakmak nasıl bi duygu yeryüzü
Sen düşün ben sende yeşerenleri dinledim dudağımı büzüp
Çıkarıp omuzlarıma seni sana ulaştırmaktı tek düşüm
Nefes çekerek düzeltirim az adabımı
Nefesinden vererek kurtardı biri ashabını
Kesik kafam yuvarlanırken kütükten bakmadın az dargınım
Çünkü cellat değil balta çeker vicdanı azabını
Daha ağır daha özenli olmalı
Sen göz çukurlarıma ağladın gocunmadım
Varlığının tercümanı bi ben bide küçük oda
Senelerdir uyuyoruz hangi yüzyıldayız
Bugün ben seni, şu sahilde bizi istiyo .
Gökyüzü mahremiyetini bizim için açmak istiyo,
Deniz aydan engüzel yakamoz parçasını sürmüş yüzüne bizi bekliyo.
Kefal sonkez zıplayıp bizi eğlendirip balıkçı sabri amcanın oltasına takılmayı bekliyo.
Bu şehir seni bekliyo
Ve ben sahildeki bütün banklara birer hırkamı koydum
Kimse oturmasın diye
Gelirsen birlikte otururuz olur mu?
Beklediğin her durakta hala bir gece geçiriyorum.
Ben bıkmam bilirsin usanmam hala bekliyorum
Bu kaldırım taşlarıda biliyo, bu şehrin her sokak lambasıda biliyo
Döneceksin döneceksin ve döneceksin.. (Y.ilhan)
5.0
100% (1)