0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
771
Okunma
gözlerimin önünde
bir anda düşüp kırılan bir vazonun içinden
büyük bir su patlasın evren gibi gel
gözlerimin arkasından gel genişleyerek içimde
ruhumdan sinir uçlarıma kadar açsın bütün çiçeklerin
/le değ bana donat beni sınırsız
ölü bir bahçeyim çok soğuk hiç anlamsız
ölü büyüdüm ölülerdenim
yedi düvel mavilik gerdanında yedi yıldız
yedi cemre saydım düştüğü yerden yakın
adı zerre kadın mevsim kış zor zaman
soframa döşeğime betime bereketime gel
dirilt beni yaşayasıya arsız
bağırmayı bilirsin(?) saçılmaya benzer
bir avuç kum gibi
çıldırmış bir dileğin ayasından karanlığa
bağırmayı… düşüp bayılsan
yankın dışarda kalır için ayrı ayaz
nefesin yetse sesin içerde kalır
ciğerine dokunur yaşamak avaz avaz
ama nasıl bir kırbaç üstüne kırbaç karanlıktayım çık!.gel
öylesi gel ki maviler düşünerek sadece maviler
maviler ki deniz balık özgürlük
melek ve köpektir
öylesi ki arsız özlemiş öylesi
asi bir vahiy gibi emirsiz inmiş kubbeden
başıma mülteci gizli bir bilgi gibi gel
başım ki alemleri dağları da döndüren
masmavi çekirdeği dünyanın düşündükçe seni ey
güzel şey en güzel hiç yaşamadığım
gel renkleri düzenleri bozalım ne varsa
yeniler çizelim suya zamana aşkla divitle
çocuklardan başlayalım anlamaya her şeyi
ki çocuk değil zaten onlar
iç dünya siluetleri
evlerden birindeyim gecenin diğer yarısında
düş derya duyan bir sükuna hakim
şirindir bir koridorla sütun kesişir odamda
orjini kalbim, atışına; olmadı duruşuna gel
ve ama sanık ayrıca!
neden nasıl olmuş da hiç değmeden hayata
suçlara karışmış elim yüzüm
sorgulanmış dövülmüşüm canıma canıma
suskuma bilenmiş dişler gibi çığlıklar
halime çığlıklar gibi bu insanlarla
gördüğüm düşler arasında kala kalmışım
kıskıvrak umarsızım! çok yalnızım gel
gerçek değilim olamıyorum dağ taş duvardan
/duvara vurdukça uykularımı kırılan camlardan
fışkıran da değilim olamıyorum gel
koca bir mezar atlasına ağırım sesimden
soluğumdan üşüyorum
topraklar içine çekildikçe ey ırkım ölüler!
değilim ölemiyorum
kaldıkça yalnızım git gide ağlıyorum gel
kilden bir tablete yazdım adını uzun uzun uzun
adın ne senin! bütün bu yazdıklarım işte
bu dolu dizgin haykırışım
mana ol sensizliğimden görkem ol boşluğuma
şarap ol dol
ilham ol es
yazdıklarıma gel bir nefes
bir fısıltı bir ses
iki bakışa bölüşelim bir dünyayı
biri senin biri benim ve söyleşelim farkı
ama yaz sen de beni yaz bana bağır
sen de beni çağır ki… çok şey denir ama
bir vazo da orda kırılmalı işte
çiçekler vazoları sevmediğinden çünkü
porselen değil bu gezegen sadece toprak
ekmek ve bulut
ve ruh dediğim ince isyanda
savaşçı bir prenses çağırdığım kişilik
sağ kolu hırçın bir kız çocuğu
darmadağın bir kadın mevsim çıkışı
ölmeye ölgün yaşamaya dargın
öpülmeye yorgun bir şuh tanrıça
gel ruhu da reddettim barışı da
kiri pası reddettim var oluşu da
hiçliğime gel zırhınla pijamanla
hangi kadın olduğunu bilmeden
sadece gel sadece uyuyalım
uyanmak için en güzel yarınlara
aşk bilmeyi sevmediğinden çünkü
toprak değil ve ekmek ne de bulut
sadece ateş
!gel!
yansın tutuşsun bu şiir bu nefes
5.0
100% (3)