1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1085
Okunma

kısılı gözlerin sarardı kırgın vede utanmaz düşlerimi
anlının derin çizgileri ağlardı kesişmeyen yollarıma
ben konuşurken bile susardın
gözlerin gözlerimde buluştuğunda kendini rüzgarda yitirmiş
kanatları kırpışırdı martının
başın sol yanına düşerdi, gör dercesine... yine susardın bense sana susardım,
kana kana susardım,
kanaya kanaya susardım dudaklarımda biriken zaruri acızliğine. adını alır yanıma
kadeh kaldırırdım gecede
suyu yırtan balıkçı teknelerine ve aya
ve yıldıza..
dudaklarıma değdiremez kırardım kadehimi kırardı zaman zaman sesim sessizliğini,
bilirdin....
ne kadehe
ne sessizliğine ne de sanaydı kırgınlığım
sensizliğeydi .. Nalet akşamın beşineydi
sabahın altısınaydı
karşı koyamasamda kader denen illeteydi. sevdam, terki diyar korkusunda ürperirdi her arkandan bakışımda bazen ağlarım ben, sakın kızma.
yada kız!
kız da gideyim senden
varsa eğer bir ülke
bir şehir bir köşe başı
ve bir zerre
gideyim.
hiç bir gün
gün aydın olmuyor yokluğunda
düş yüreğimin içinede gör yangınımı artık
en fazla bir sus payı daha veririm susmalarına
bu kez öyle bir sus ki.....
susamayayım sana.