Hiç bir şey güzel olamaz,
Sepetinde yatan kedimin yüzü kadar...
Ve hiç bir şey senin kadar güzel olamaz
Yitip giden zamanlarda...
Belki de o yüzden,
Her gözümü yumduğumda seni görürüm
Çapkın penceremden...

Keklik sürüleriyle beslenir nefesin,
Ve yatağında titreyen menekşeler gibi kokar bedenin...

Hiç bir şey tat veremez seninle sevişmek kadar.
Bir eksik parça tamamlanır,
Göller kaynak suyuyla dolar taşar,
Yanardağlar zıvanadan çıkar,
Bedenime yaslandığında...

Arabada yanımda otururken ellerini tutmak
Ve küçük küçük kuşlar gibi öpebilmek
Tek tek parmaklarını...
En büyük hazinedir...
Başka yerde olmaz.
Aynen yanında otururken aklıma düştüğü gibi
Günahkar dilinin...

Bir kez,
Sadece bir kez bakman gözlerime.
Nice çığlar kopartır.

Ağlar sabahın ilk saatlerinde bir Yusufcuk kuşu.
Ve adını hatırlatır
İçinde hiç bir harf benzemese bile.
Mutluluk katlanır mavi bir gökyüzü gibi.
Siler bütün evreni
Saklandığı yerden çıkıp gelir aşk
Bekçiliğini yapar bu en güzel günahın...