18
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1167
Okunma
kum değil
kil hiç değil
tuz eşiyorum
çekilmiş tırnaklarımla
söküyorum iyotları
tek tek.
kozada tırtıl
sofrada zeytin
midyede incidir
seni beklemek.
titrediğinden değil
okşadığından hiç değil
eyvahlarımdandır
ellerim aşağı.
yağmur ne ki
toprak kim ki
serin seherle olgunlaşır
buğdayların başağı.
sazlıkta olta aradığımı sanma
balıklar yalın/ayak
sularla dizlerimi okşayarak
kamışlarla inleyerek
rüzgarı avlıyorum
eğildiğinden
rüzgarda bu kadar kamış
kum ne ki
su kim ki
balıklar bile ney sesiyle
yıkanmış
sus....
süleyman’ın sesidir bu
dinle bak..
ruhları cem ediyor üslûbu
ansızın kopan
kuşluğun
kuş boşluğunda
çığlığın çığ sesidir
ve çiçeğin
tomurcuğunda
süleyman’ın
çiğ nefesidir
ne güzel ummandır o
koklar insanı.
yalnızsan
efkarlıysan
varsa üstelik
güz görmemiş yaran
sen çekilirsin, o çeker
akar devranın kanı
dinle..
kuşlar bilir bu lisanı
çünkü;
kuş dili
anka külü
şam bülbülü
belkıs’ın sultanlığına inat
ve dahi cümle rüzgarlı kanat
süleyman’ındır
doru atlar yelesiyle
yalın kılıçlar sesiyle
kirmanındır.
bırak..
zümrüt de
yakut da
karun’un olsun
rüzgarlar
nasılsa
süleyman’ındır...