0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2071
Okunma

Biliyor musun özledim o vişneli şekeri
Hani her akşam çekirdek eşliğinde aldığımız
Yanlamasına iki ince beyaz çizgisi olan
Garip gelirdi hep horoz şekeri,bir horozu yalamak
Biliyor musun özledim güneşin batışını izlerken çekirdek çitlemeyi
Kim kimi seviyor muhabbetleri eşliğinde
O duvarın üzerine dizildiğimiz yıllar
Hastatahane personelinin çocuklarıydık
Lojmanlarda büyüyen
Her gün yaralı ve ölülerle haşir neşir
Bazen arkadaşlarımız olurdu gelen yaralı
Bazen bir tanıdık
Yinede mutlu olmasını bildik.
Yinede sevdik sevildik
Oynamasını bildik ,ağlamalar arasında.
Özledim bizim alışıp da hiç duymadığımız ancak kulak verince duyabildiğimiz
Evimize ilk kez gelenlerin ise uyuyamadığı deli Karadeniz in sesini.
Kulaklarımda çınlıyor şimdi
’Deniz bizi tutamaz tutsa bile yutamaz’ deyip kaçtığımız denizin sesi.
Nasılda inanırdık denizi kızdırdığımıza
Bazen gerçekten olmadık bir anda yakalardı bizi sırılsıklam dönerdik eve.
Babamın yanına gelip ’Ya baba’ deyip de devamını söyleyemediğim
Sonrada ’Para dimi?’ deyip gülerek elini cebine atışı ve cömertçe para çıkarışını
Nasılda parayı alır almaz vın diye kaçardık.
Arkadan babam söylenirdi’baba para,baba para başka işiniz yok benimle’
Oda bilirdi onu ne çok sevdiğimizi gülerek söylerdi bunu.
Biliyor musun annemin özenip de aldığı
Fakat utanıp hiç giyemediği o beyaz topuklu ayakkabıları kaçırıp mahallede giymeyi
Genç kız olduğumu ispatladığım o yılları.
Özledim!
Ağabeyimin ise asla hazmedemediği
Peşimde koştuğu o yılları.
Daha küçük yaşlarda annemin sütyenlerini
Kazağımın üzerine giyip mahallede ip atlayışımı
Ablamın annemi telefonla arayıp ’Anne senin çamaşırlarını giymiş bahçede ip atlıyor’ deyişini
Annemin deli gibi işten koşup gelişi
Bir anda beni eve sokuşu
Deniz kenarlarında ayağımda terlik ,ağzımda sakız
Bir çingene edasıyla
Denize kaçak giren kardeşimi aradığım o yıllar.
Bir gün minicik bir şortla
Bir gün de uzun bir etek ve başörtüyle dolaştığım
Çocukluğumuzu doyasıya yaşadığımız o yıllar
Ne güzeldi çocuk olmak
5.0
100% (2)