0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma
Çölde suyu ararken yolda buldum kendimi
Kurda hesap sorarken rüzgâr kesti sesimi
Sise meydan okudum, karda izini sürdüm
Dağın ardına baktım, yerde buldum incimi
Zorba ahımı aldı, dertli gamını verdi
Aşkın narına yandım, hasret yaktı içimi
Gülü bülbüle sordum, balığı deryada sevdim
Bir oyuna katıldım bulamadım dengimi
Hain bıçağın yedim, felek çemberinden geçtim
Hakkın sırrına erdim, ondan aldım dersimi
Sonra yeter dedi akıl
Dindir şu gönül çırpıntını
Ateşten inip örste dövülenin suda dinlenme zamanı gelmedi mi?
Bırak saklı dağların kuytuluklarında akmaya devam etsin gönül
Başka göllerin sularında oynaşsın ay ışığı
Başka tokalar toplasın elinde dağılan saçları
Başka kumsallar içsin ıslak saçların serinliğini
Hangi çağlayan seçmiş ki yatağını
Hangi güç durdurabilmiş ki gökyoluna çıkmışı
Ateşten kim kurtarabilmiş ki pervaneyi
Hangi teselli sakinleştirebilmiş ki divaneyi
Kaderine bağlanmış
Kafesinin mahkûmu olmuşum
Işığınla uyanmış rüzgârına tutulmuş
Yağmurunla yıkanmışım
Bırak aşkında kuruyayım
Şubat 2013