0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1100
Okunma
Hayat iki kere kazık atar mı bir adama ?
Mesela ;
Aynı yolda yürümek istediğin bir kıza amansız bir hastalık verir mi ?
Yada !
En çok sevdiğin bir masalı eski bir konağın yangının ortasında bırakır mı ?
Evet hayal bunlar …
Ne çok sevdiğim bir kız ince bir hatalıktan öldü
Nede en sevdiğim masalım bir yangında kül oldu
Düşledim sadece …
Bu düş !
Çocukluğumun karanlık dehlizlerinden çıktı sanki !
Çikolatalı gofretleri alabilmek için sürünerek gittiğim bakkal yolları düştü aklıma
Mahallenin çocuklarının koşmasına anlam veremedim mesela !
Hani onlar daha hızlı gidince bakkalda çikolatalı gofret kalmayacak mıydı ?
Neyse zaten Hasan efendide ayırırdı zaten benim istihâkkı mı …
Sonra dizleri yamalı pantolonumdan çıkan kum tanelerine kızardım sanki onların suçuymuş gibi !
Akşam olurdu sonra
Bitmek tükenmek bilmeyen karanlıklarımın başlangıcı
Yaz aylarında karanlıkları süsleyen yıldızlar düşerdi gözlerime
Zemheride kar yağardı adam boyu ve sokakların izbe karanlıklarına ışık olurdu
Çocuksu hayallerim dökülürdü …
Bir akşam yol açan greyderi süren adam olurdum
Bir başka akşam hastane yolundan dönen yaşlı adamın oğlu …
Hayallerime yolculuk ettiğim evin demirli olan penceresi n den
Az uzakta telaşlı adımları ile gecenin sessizliğinde trampet kadar ses çıkartan bir adamın gölgesi belirdi …
Önceleri ürkütücüydü sonra adımları yaklaştıkça kar yumağına dönmüş bu adamın sevimli bakışları kesti yüreğimi…
Sonra sokak köpeklerinin ayak izleri belirirdi
Hırlamalarında bir külhan beyliği sezerdim
Hepsi bu cam kenarın da gözlerime ilişen bir yansımaydı sadece
Ve
Hepsi de çocukluğumun en karanlık gecelerindeki arkadaşlarım dı
Sonra zaman denen değirmen öğüttü hayallerimi
Önceleri !
Kar yağmamaya başladı
Yıldızlar gecelere asılmama ya başladı
Telaşlı adımların sahibi sevimli adamın gölgesi gelmemeye başladı
Ve
Sokak köpekleri başka mahallelere gitmeye başladı
Karanlık kaldı !
O hiçbir yere gitmeyi ya istemedi !
Yada gitmedi !
Ağır adımlar büyüttü senelerimi
Hızlı geçti mutluluklarım
Ve sadeleşti yaşam dediğim teranem …
Bir gün bir rüzgar esti ,ve umursamaz bakışlar bırakıp üzerime çekip gitti
Sonra
Sonra ben takıldım o rüzgara
Hangi kayalıklara çarpacağım korkusunu taşımadan yada hangi ıssız bir çöle atacağını düşünmeden takıldım o rüzgarın peşine
Delice ve çocuk cesaretinde bir takılmaktı bu !
Hayat !
Burada başladı ,acının ve karanlığın jargonu ,ikincil adımı ,kaypak bakışların ve aldanışların penceresi…
Hayat ;
Büyük bir deniz !
Karşı yakasın da farklı dilden ,farklı dinden ,farklı olan neyse işte ondan yani o benimde benzemediğim insandan !
Bu denizde yelken aldım
Sal bile denmez ! dört tahta kenarında şişme balonlarla yüzdürülen !
Ekmek kırıntısı
Kirli eller
Kirlemiş çocukluk hayalleri
Ve
Pas tutmuş bir umut
Bu salda yolculuk yapan …
Tutunmak gibi bir derdim vardı hayatla . Hani adam olma kaygısıyla yaşayanların arasında olmak için ,doğrusu daha çocuk bile olamamıştım bu büyümekte nerden çıktı ! bilmiyorum …
Önceleri yüreğim büyüktü ,sonra bedenim büyüdü
Önceleri gülümsemek vardı her şeye ve herkese
Sonraları yalnızlaşmak kaldı her şeyden ve herkes den
Bir rüzgara tutulmuş çocukluğumun hayallerinden kalan…
Ben “Ahmet Faruk Şahin “
“İki sıfır geride başladığım bir hayat ve beraberliğe razı olmuş bir hayal” bütün bu anlattıklarım …