9
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1317
Okunma
Şu yalan dünyaya geldiğin zaman
İşte o gün başlar pus yavaş yavaş
Kınarlar doğruyu söylediğin an,
Dert etme her şeyi sus yavaş yavaş.
On yaşında evin gülü olursun,
Sevginin, şefkatin seli olursun,
Ananın babanın dili olursun,
Kulağa hoş gelir ses, yavaş yavaş.
Yirmiye varınca gençlik çağların,
Üstünde uçarsın yüksek dağların,
Kemale erince gönül bağların,
İstediğin yöne es, yavaş yavaş.
Otuzunda beyaz düşer saçına,
El olursun kardeşine, bacına,
Ortak bulamazsın hiç bir acına,
Ayağın üstüne bas yavaş yavaş.
Kırkında bulanık sular durulur,
Havayı hevese dizgin vurulur,
Dünyanın her derdi senden sorulur,
Sarar bedenini pas, yavaş yavaş.
Elli de ağrılar sızılar başlar
Ayaklar yorulur kollar yavaşlar
Her olur olmaza çatılır kaşlar
Şu yalan dünyaya küs yavaş yavaş
Altmışında perde iner gözüne,
Evlatların bakmaz olur yüzüne,
Bağrın yanar, yaşlar iner dizine
Çöker dağlarına sis, yavaş yavaş.
Yetmişinde ilaç dahi kar etmez,
Sıkıntılar artar, derdin hiç bitmez,
Ocağın kararır, dumanın tütmez,
Ayrılık bileti kes yavaş yavaş.
Sekseninde çocuk gibi olursun,
Nefesini yarım yarım solursun,
Nerede gam varsa arar bulursun,
İlan et her günü yas, yavaş yavaş.
Doksana varınca hafıza biter,
Gelir de başında baykuşlar öter,
Fikret’im diyorum bu kadar yeter,
Şu sazı duvara as, yavaş yavaş.
F. CENGİZ
5.0
100% (11)