17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1603
Okunma
Mektup yazıp kağıtları ağlatma
Çıkma ne olur yollarıma
Ellerime derman değmiş
Kanatma Azize
Ağlatma
Bir ekmeği çiğner gibi, kalbimi çiğniyorsun
Ne kadar günah, hiç mi hiç bilmiyorsun
Mevsimlerdir postada gözüm paslı
Yollarda seni demledim
Uzarken gölgelerim
Gözlerim güneş narası
Kuşları bekledim Azize
Kanatları hep sapan yarası
Yapma Azize yapma
Yorgun akşamların uykulusuyum
Tomurcuğu kurumuş cümle nebatın
İki yangındır yavuklusuyum
Bir balığın suya düştüğü derde
İki murat suyunun birleşip Şah dediği yerde
Duruyorum Azize,
Kuruyorum.
Kurşunlara saklandığın yeri soruyorum
Suların kızıllığı yaralanan dizinden midir
Dalgalar çok hırçın, çırpınan yüzünden midir
Bir su kıyısında solmak
Çok acı şey Azize
Eşek arılarının tek konduğuyum
Bütün güneşler üstümde
Harların sularda donduğuyum
Bazen içimde bir sel, bazen selin üstünde köpüksün
Varlığını bilmem ama yokluğunla çok yüksün
Kapanıyor aramıza gece perde perde
Bir yalım hançer kanıyor, saplanıp çıktığın yerde
Yıkılacak bir dammışım gibi bakıyorlar
Bütün çocuklar oyunlarını bozup
Teker teker üstüme çıkıyorlar
Kerpiçlerim içine eriyecek Eylül’ün
Önce pervazımı,sonra kamışlarımı yakıyorlar
Ne öksüz duygu şu sevmek
Küstüğüm çocuklar çıkıyor yoluma
Ellerinde kirli misketler
Dokunuyorlar kimsesiz çocukluğuma
Hani, içimdeki baruta kibrit çakmıştın pür neşe
Şimdi çıralar atıyorum o küllenen ateşe
Söner diye sensizliğin kıyılarında koşuyorum
Kum gibi serilip yerlere, tuzlu sular eşiyorum
Bir çakır dikeni gibi titrek ellerime battın
Çekip gitmen nafile, ağusuyla gövdemi yaktın
Bana anahtarsız bir kapı getirsen
O tuz gri, yırtık kitabı yeniden ellime versen
Seninle ıslanıp ıslanıp duruyorum
Gecenin tam ortasında mum gibi yanıp kuruyorum
Bana sensiz yeşerecek saksı dahi bırakmadın
Topraklarıma ayrık ekip, çiçeklerimi yaktın
Uçurumda tutunduğum dalın kurdunu
Seninle besledim Azize
Oysa ruhumdaki kurt daha çok kemiriyordu beni
Yıllarca damarlarıma sırnaşan sarmaşığın
Ellerimi tutmasını avuçladım
Beni bekleme Azize gözlerimi kurtlarına bağışladım
Ben sensizken çok ama çok azdım
Kemirdikçe beni sıtma tuttum, çok azdın
Eskiden bir buğday tarlası kadar yakınken bana
Şimdi bir güvercin kursağı kadar uzağım sana
Her yangında tutuşan benim
Eriyen sen
Ağlayan benim, ıslanan sen
Bir kerecik dinle beni
Ne iyi olur artık hiç gelmesen
Gelme Azize, gel de deme
Bir balığın suya girdiği serde
İki murat suyunun birleşip Şah dediği yerde
Git Azize git
Suların kaynadığı, rüzgarın oynadığı yerde bit
Bir ekmeği çiğner gibi kalbimi çiğniyorsun
Ne kadar acıyorum , hiç mi hiç bilmiyorsun
Eskiden bir değirmen ortası kadar yakınken bana
Şimdi bir güvercin pisliği kadar uzağım sana
Bir şadırvan altında damla damla çokluğa akıyorum
Saman kurusu gibi tutuşup, rüzgara türküler yakıyorum
Git Azize git
Suların kavurduğu
Rüzgarın savurduğu yerde bit...