3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1732
Okunma
Ey! Hamuru Nurdan Yiğit,
...
Gök kubbeyi yaran şimşek gibi keskin kılıç/ın,
Yırtamaz mabenimin perdesini destursuz!
Ey! kanatlı süvari;
Bitâp düşen ruhumun kalmadı mecâli.
Soldu, yorgun düşen gözlerimin feri...
Gecenin; şafağı beklediği gibi, beklerim seni,
Gün ışırken kararır umudum!
Her günün akşamında yeni bir halka elimde
Bu son halka olsun Yâ-Rabb! Dualar dilimde...
Gördüğüm rüyâ dualarımın kabulü,
yangın yüreğime bahşedilmiş armağan...
Bir ses gelir kulağıma usulca
Yayılır zerrelerime bahar;
Su! Su! Su...
Kelebek saflığında uçar kanatlanırım
Coşkulu ırmaklarda, nehirlerde arınırım,
isterim ki; hiç susmasın, kulağımda o ses kalsın;
Su! Su! Su...
Kısadır düşlerin süresi, gerçeğe uyanırım!
Tevekkül içinde suskun lâkin kırık yüreğim!
Her sabah;
Boynumdaki zincire bir halka daha eklerim...
...
Ey! Hamuru Nurdan Yiğit
Yok bu Âlemde nasibimiz,
Ruz-i Mahşere kaldık...
Bilmem ki; nedendir bu dinmez azap!
Nedendir?
Böylesine yakınken, uzak kalmak...
Gülün fıtratında mı vardır yaralamak;
Yoksa bülbüllerin kaderi midir yaralanmak?
23.03.2011
Metanet Yazıcı
5.0
100% (3)