5
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1166
Okunma

Muzaffer bir vedayla süslerken gidişini
Ardında unuttuğun eyvah diye an beni.
Vazgeçtiğin her şeyi ve biad edişini
Toprağına gömdüğün dergâh diye an beni.
Vuslatı bir düş gibi ardından sürükleyip
Külleri ateşe ver yangını körükleyip
Ve ne kadar suç varsa üzerime yükleyip
Vebali tövbe tutmaz günah diye an beni.
En çıkmaz sokak bile gözlerine çıkarken
Okyanuslar denize deniz göle akarken
Besteler düş yorgunu, güfte hicaz kokarken
Bir kemana sığınmış segâh diye an beni.
Anahtarlar açmazsa kilitlenmiş sürgünü
Bil ki yok kabul ettim emrettiğin sürgünü.
Bir de zindan saymışsam sensiz geçen her günü
Güneşi rehnedilmiş sabah diye an beni.
Aşkların terk ettiği bir diyara girsem de
Ferhat`a murat olmuş bir dağı devirsem de
Son kurşunu gönlümün üstüne çevirsem de
Tetiği hasret kokan silah diye an beni.
5.0
100% (2)