Köşebaşında,
bir dilenci,
Setbaşı’ nda
donuyor tabanları,
asfaltın kahrolası soğuğunda.



Köşebaşında,
kıkırdaşarak öpüşüyor,
Atatürk heykelinin,
arkasındaki loş alanda,
bıyığı yeni terlemiş bir delikanlı,
yanında da mini etekli haspası...

Onlara çarparcasına geçiyor bir kadın,

altmışlarda yaşı,

asırlar öncesi unutmuş gibi,
ateşli sevişmeleri ve aşkı.

buz tutmuş duyguları gibi,
soğuk hoyratça boynuna doladığı mor fuları.



Köşebaşında,
pala bıyıklı bir kestane satıcısı,
morarmış avuçlarıyla
uzatırken,
elli liradan arta kalanı,
maşanın ucunda da
mis kokulu gevrek kestane külahı...



Köşebaşında,
tıklım tıklım dolu taksi durakları,
Nalbantoğlu’ ndan Hisar’ a uzanan,
o tarih nakışlı asfaltta,
susamlı simit kokularıyla yarışıyor
iskender kebabının kışkırtıcı ,
baştan çıkarıcı buharı.



Köşebaşında,
bir çay ocağı,
hiçbir dumanda yoktur,
böylesine lezzetli çayın tavı.

Bir yanda Bursa ayakların altında,
diğer yanda avcunuzda sevgilinin ateş sıcaklığı.


Köşebaşında,

tarihi Çakırhamam sokağı,
irili ufaklı satıcı tezgahları,
kimi et üstü pilav,
kimi mısırcı...



Köşebaşında,
Altıparmak işportacıları,
uzatırken ellerindeki mendilleri,
ya da kazı kazan kartları,
dillerinde hep aynı nakarat,
ya çıkarsa edası...

Garip bir gitar sesi sarar dört bir yanı.
Sazlı cazlı bir teras kafeden,
kahkaha sesleriyle çarpışır...
iyi ki doğdun naraları,



Köşebaşında,
yoksulluk can çekişirken kaldırımlarda,
şatafatlı vitrinlerinde Çekirge’nin,
üç asgari ücret etiketlerde
kıytırık bir fistan,
acı çekerek haykırır.
soytarı aykırılıkları.



Köşebaşında,
Kültürpark’ dan neon ışıkları yansırken,
alkol kokuları kadeh seslerine sarılır.

Köşebaşında,
ıhlamur ağacının baygın kokuları.

Köşebaşında,

bozacının tarçın kokulu bardağı.

Köşebaşında,

koluna girmiş kocasının,
sarı saçlı bir kadın,

başında siyah kadife şapkası...

Kıvrılıp uyuyakaldı bu gece sessizce,
mısralarım,
köşebaşında*

31/10/2012
23.03