0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
882
Okunma

Zulmetin yağmurları oluk oluk,
Bugün çok kırgınım sana,
Bütün fiyakalı aynaları kırdım,
Tütünlü limanların kalbine kıymıklar girmiş…
Dumanlı gözlerinde bir lir çalıyor,
Marmara boğazına bir simit parçası attım,
Martıların anaforunda gezinsin diye,
Yine beyazları çekmişsin üzerine,
Yüzündeki saflığı kapatsın diye mi?
Damlalarında bir yağmurun öksüz kaldım,
Bir af duygusu indirdi gözlerime karanlığı,
Son seferi midir bu aydınlığın?
Dua etme boşuna bugün…
Şimdi Şeker kız Cady kadar aşığım sana,
Ayakkabı boyacıları fısıldasın son baharı,
Zulmetin yağmurları ellerimde gezinir,
Nun olur parmaklar,
Bir menekşe kokusu odamda can bulur,
Avuçlarım şimdi Elif,
Sessizliğin trabzenlerinde boşluğa uçarım.
Kanatlarım yok…
Genç Elif’in intiharı yarım alır, “sustukça”
Fareli köyün kavalcısı bir anda yalnızlaşır.
Elif’in yarımlığında.
Zulmet yağmurları şimdi yağın sol yanıma…
Nuh’un hayat ağacındaki güvercinler çift,
Ama zulmetin kaftanında günahkârlar tek,
Teklik telaşımda kelimelerim kilitli…