14
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2114
Okunma
KOŞMA
d)-Ağıt
Başta ölüm olmak üzere, yaşanılan acı olaylar sonrasında (hastalık, hasretlik, esaret, deprem, sel, yangın,kaza vb. felaketler) le ilgili duygu ve düşünceleri dile getiren ürünlerdir. Ağıtlar, insanların bir arada yaşamaya başladığı ilk dönemlerden İtibaren var olan sözlü ürünlerdir ve insanlığın ortak özelliklerindendir. Ağıtlarhalk şiiri türünde olup kafiye ve mısra düzeni koşma ve destanlara benzer. Düzenli ve düzensiz söz ve ezgilerle ifade edilir. Ağıt’a İslamiyet öncesi Türk Edebiyatında “sagu”, Divan Edebiyatında “mersiye” denilmektedir.
Türk kültüründe oldukça köklü bir maziye sahip olan ağıt ve ağıt söyleme veya ağıtçılık geleneği, çeşitli Türk boyları tarafından günümüze kadar yaşatılan ortak en eski geleneklerden birisidir.
Orhun Âbideleri’nde "Sıgıt" ve "Sıgıtçı" olarak gördüğümüz ağıt ve ağıt söyleme geleneği, Türk boylarındaki dil ve gelenek farklılaşması ile geniş bir coğrafyaya dağılma sebebiyle çeşitli kelimelerle adlandırılmıştır. Bazı Türk boylarında, bugün, ağıt ve ağıt söyleme geleneğiyle ilgili şu kelimelere rastlamaktayız.
Doğu Türkistan’ da yaşayan Uygurlar ağıt türü şiirlere "Mersiye koşukları", Kuzey Kafkasya’ da yaşayan Kıpçak lehçesiyle konuşan Karaçay - Malkar Türkleri; "Küv", Kerkük Türkleri; "Sazlamağ", Kırım Tatarları; "Taqmaq" adını vermektedirler.
Ağıt : Almanca’da karşılığı "totenlage", Fransızca’da "élégie", Rusça’da "plaç, priçitaniya", İngilizce’de "lament" olarak adlandırılır.
ÖRNEKLEMELER:
Kurtuluş Savaşı’nda şehit olan Bayat’tan Ali Osman’a Kardeşi Şerife Aydın’ın yaktı.
“Şafak söktü tan yerleri atıyor,
Tren gelmiş acı acı ötüyor,
Kardeşim şehit olmuş yerde yatıyor,
Ak elleri kızıl kana batıyor
Çananakkale’de şehit düşen bir yiğide kız kardeşi tarafından yazılmış bir ağıt
“Ağılıdır Çanakkale goyağı,
Babamoğlu dizlerimin dayağı,
İrengide bana benzer bayağı,
Gurbanlar olurum babamoğluna”
Bu da Yemen’e giden bir yiğidin ardından yakılmış ağıt
“Mızıka çalındı düğün mü sandın
Al (beyaz) yeşil bayrağı gelin mi sandın
Yemene gideni gelir mi sandın
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
(Dön gel ağam dön gel dayanamiram)
Uyku gaflet basmış uyanamirem
Ağam öldüğüne (ey ey ey) inanamirem”””
Bu kadar örnek yeter sanırım.Ancak verilen örnekler yanlış anlaşılmasın.ağıt sadece savaşlarla illi değildir.Toplumdaki her türlü olay AĞIT olarak ta yazılabilmektedir.Hatta 1980’li yıllarda kaybolan halk “destan”larını da bu katagoride ağıt içerisinde değerlendirmek lazım.
Birkaç kişiyi öldüren birine,elim bir trafik kazasına,
depramlare,doğal afetlere yazılan ağıtlar “DESTANCI”lar
tarafından tekstir makinesin de çoğaltılır,Otobüs garajları
Pazar yerleri,meydan ve çarşılarda ellerinde hem okur hem satarlardı.Bazıları megofon bile kullanırdı.Benim yakınen tanıdığım birkaç radyo programı yaptığım SON DESTANCI var.
İşte Lüzumsuz’dan bir ağıt.
FİLİSTİN
Bombalar yağıyor gece saat üç
Filistin ağlıyor Filistin yanan
Bu yapılanları anlamak çok güç
Uyan ey insanlık uyuma uyan
Binalar yıkılmış her yer toz duman
Peş peşe bombalar vermiyor aman
Ey Yahudi sende yok mu din iman
Yok ki Filistin’in sesini duyan
Bir çocuk ağlıyor anne diyerek
Kol bacak her yerde dayanmaz yürek
Kucaklıyor biri yerden alarak
İnsanlık suçu bu gör ayan beyan
Amerika göz yumuyor zalime
İnsan olan razı olmaz zulüme
Bin bir küfür geliyorken dilime
İnsan değil bunlar zehirli yılan
Çocuk kadın demez kana doymuyor
Kendinden başkasın insan saymıyor
Dünya ayaklansa boyun eğmiyor
Bildiği tek şey var talan ve yalan
Ne ilaç veriyor ne bir yudum su
Dünya konuşmuyor yok ki korkusu
Filistin’den çıkan duyun bu sesi
Bu yapılanlardan yok ki ders alan
Lüzumsuz, Mevlâ’da görüyor elbet
Bu durum böyle sürmez el-ebet
İnsan olanlarda olur merhamet
Allah’tır elbette her şeyi bilen
Sadık Dağdeviren
(Aşık Lüzumsuz)
5.0
100% (11)