2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
806
Okunma
Bu durum gerçek hayatta yaşanmıştır. Bir türlü ellerini tutamadığım, saçlarını koklayamadığım, gözlerinin aydınlığını aradığım bir düşü ellerimde gördüm ve o an ölüyorum sandım! Bu bana anlatılsa inanamayacağım kadar doğaüstü bir andı... Hidayet DAL
aşk kadehinde kırılma
ölüme mülteci oyunbaz düzenleri
hiçleyerek yol yorgunu ayaklarıma
cansiperane bir dalgınlıkla
masum kardelenler sayıkladım
cilvebaz ateşlerin yüz kızartıcılığına…
adayarak yanağımı
sunak bildiğim yanaklara
sıkıştırdıkça göğsüm
yaralı şiirler öksürdüm
karla kaplı yalnızlıklara…
bu karşı konulmaz dağılma
göz göre göre bozgun
yuvası darmadağın edilmiş kuşlar
sevmeler şakıdım
boşu boşuna…
çektim burçlarına sevi sancağımı
bütün kalelerimi yıktım hesapsızca
çarpa çarpa barikatlara
aşk şarabı taşıdım
sesinin can çeken akıntısına…
uçurumlar soluyarak
söylem ile eylem arasında
yaşammış
ölümmüş
bir kısacık yolculukmuş
aşk filizi sandığım yanılsamalarla
bağboğanlar ektim toprağıma…
salma diyordum oysa
yüzümü asarım karanlığına…
-geçtim gittim ömrün(m)den
acı bir kesitti
kundakçı geceler siluetimde-
sen gramofonda bir kadın incisi
ben kırılan kadeh sesi...
hidayet dal/ISSIZ ADAM
can sokağı lambaları-aralık 2007/haziran 2008