Hey gidi Nâzım usta, boşuna çalışmışsın Hapislerde yatarak zar zor olmuşsun şâir Adına "hâin" denmiş, sürgüne alışmışsın Oysa neler yazmışsın vatan, millete dâir Sanki ülkem halkının derdi yok gibi başka Eli her kalem tutan şiirler yazar aşka Artık şâirlik kolay, bol yorum yazman kâfi Şimdi her taraf Nâzım, her taraf Cemâl Sâfi!
Üçhaziranikibinoniki.
.
Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
"Artık şâirlik kolay, bol yorum yazman kâfi Şimdi her taraf Nâzım, her taraf Cemâl Sâfi!"
Vallahi şairlik kolay mı orasını bilemem ama her tarafın şimdilerde Nazım olduğuna katılır ancak Cemal Safi olunamıyacağınıda vurgulamak isterim ki zaten sizde (!) ile açıklık getirmişsiniz. Cemal Safi ile Geçenlerde Çorum'da bir etkinlikte sohbet etme imkanımız oldu. Şiirleri ile büyüklüğüne söz söylenemeyecek Safi, sohbeti ilede kendinin kolay Safi olmadığını gösterdi.
"Al gülüm ver gülüm" misalli yorum yazanlara oldum olası karşıyımdır. Yorum şiirin üzerinden yapılmalıdır diye düşünürüm.
Şiir mesaj vermektir bence ki ben şiirinizden mesajımı aldım. Selam ve saygımla...
Ben uzun süre kasetçilik yaptım, Orhan Gencebay'ın her kaseti çıktığında hemen alır şarkı sözlerini okurdum, zîra Cemal Sâfi ustanını şiirlerini bestelerdi, büyük hayrânıyim Cemal Sâfi ustanın burada da ismini onun için zikrettim.
Bir şiir okuyorum hatâlarla dolu, elimden geldiğince yardımcı olayım diyorum, adam bir çıkışıyor ki sanırsınız Cemal Sâfi, şiiri o kadar güzel kendine göre, burnundan kıl aldımıyor:)
Ben uzun süre kasetçilik yaptım, Orhan Gencebay'ın her kaseti çıktığında hemen alır şarkı sözlerini okurdum, zîra Cemal Sâfi ustanını şiirlerini bestelerdi, büyük hayrânıyim Cemal Sâfi ustanın burada da ismini onun için zikrettim.
Bir şiir okuyorum hatâlarla dolu, elimden geldiğince yardımcı olayım diyorum, adam bir çıkışıyor ki sanırsınız Cemal Sâfi, şiiri o kadar güzel kendine göre, burnundan kıl aldımıyor:)
Nazım neler yaşamış ve yazmışsa, her şair de çok şey yaşamış ve yazmıştır... Mehmet Akif Ersoy Necip Fazıl... ve daha niceleri... (Allah hepsine Rahmet eylesin)
Atıfda bulunduğunuz mesele bu değil gibi geldi bir şairi övmekten ziyade, kolay şair olunmayacağını anlatmak istediniz.. Bir konuda hemfikir değilim sizinle neye dair yazıldığından ziyade nasıl yazıldığıdır önemli olan... Ana fikri sevgi, ya da öfke veyahut vatan millet inanç farketmez... Bir çok şair vardır çok güzel şiirleri vardır ama verdiği mesajı beğenmeyiz... Bu onu şairlikten çıkarmadığı gibi, İki kelimeyi bir araya getiremeyen ve vatan millet sakar diye hayrıkandan da şair olmaz... Verdiği mesaj güzel olabilir derin olabilir değişmez...
Yazmak istiyorsa yazsın o da bir öz güvendir bana göre ... Hiç değilse anlamı bir şeyler yazıyor... Para kazanmıyor, şöhret olmuyor duygularını kendince dile getiriyor...
Şiirlerinizi her zaman beğenerek okuyorum fikirlerde bazen çatışmış olsak bile değişmez güzele güzel denir efendim selam ve dua ile...
Aslında çokta ters düşmüyormuş fikirlerimiz... Ne yorumlarla şair olunur nede övgülerle haklısınız... Bunu kişilerin kendileri de biliyor emin olun...
Şair ne yazarsa yazsın Şairdir Fikir olarak ters düşsekte değişmez Nazım Hikmet'i çok bilmem. Şiirlerinden biri Sayın başnakandan dinlemiş ve beğenmiştim... ... Allah rahmet eylesin ....
Yazdıklarınızın bir kısmına katılmakla beraber şunu belirtmeliyim.
Burada insanlar birbirine algülüm vergülüm yorumlar dağıttıkça, en kötü şiirlere bile sırf şairi bana yorum yazıyor ya da yazsın diye yalandan "harika şiirdi dostum" diye yorum yazdıkça insanlar şiirde bir cm. yol almaz. Herkes kendini gerçekten şâir oldum sanır ve eleştiri aldığında havalara girer ve giriyor görüyoruz, burnundan kıl aldırmıyor kimse.
Nâzım'dan başka bir sürü şâirimiz var elbet ama ölüm yıldönümü sebebiyle Nâzım'adır şiir.
Karşıt görüş elbet olacak, eğer herkes aynı fikirde olsa hayatın tadı olmaz.
Aslında çokta ters düşmüyormuş fikirlerimiz... Ne yorumlarla şair olunur nede övgülerle haklısınız... Bunu kişilerin kendileri de biliyor emin olun...
Şair ne yazarsa yazsın Şairdir Fikir olarak ters düşsekte değişmez Nazım Hikmet'i çok bilmem. Şiirlerinden biri Sayın başnakandan dinlemiş ve beğenmiştim... ... Allah rahmet eylesin ....
Yazdıklarınızın bir kısmına katılmakla beraber şunu belirtmeliyim.
Burada insanlar birbirine algülüm vergülüm yorumlar dağıttıkça, en kötü şiirlere bile sırf şairi bana yorum yazıyor ya da yazsın diye yalandan "harika şiirdi dostum" diye yorum yazdıkça insanlar şiirde bir cm. yol almaz. Herkes kendini gerçekten şâir oldum sanır ve eleştiri aldığında havalara girer ve giriyor görüyoruz, burnundan kıl aldırmıyor kimse.
Nâzım'dan başka bir sürü şâirimiz var elbet ama ölüm yıldönümü sebebiyle Nâzım'adır şiir.
Karşıt görüş elbet olacak, eğer herkes aynı fikirde olsa hayatın tadı olmaz.
Aşk şiiri en kolayı bunu biliyorsunuz, polemik olmaz,alınan olmaz ama tabi ki emek ister ne yazılırsa yazılsın.Siz emek verenlerdensiniz.Kutlarım,saygıyla.
Siz de emek verenlerdensiniz, önemli olan da bu, ne yazarsak yazalım hakkını vermek. Teşekkürler değerli dost. Dün Emine hanımla berâberdik yine, bugün memleketine dönmek üzere yola çıktı, ben işte olacağım için dünden vedalaştık, İnşaallah sağ salim varmıştır. Selam ve sevgimle.
Siz de emek verenlerdensiniz, önemli olan da bu, ne yazarsak yazalım hakkını vermek. Teşekkürler değerli dost. Dün Emine hanımla berâberdik yine, bugün memleketine dönmek üzere yola çıktı, ben işte olacağım için dünden vedalaştık, İnşaallah sağ salim varmıştır. Selam ve sevgimle.
Hey gidi Nâzım usta, boşuna çalışmışsın Hapislerde yatarak zar zor olmuşsun şâir Adına "hâin" denmiş, sürgüne alışmışsın Oysa neler yazmışsın vatan, millete dâir Sanki ülkem halkının derdi yok gibi başka Eli her kalem tutan şiirler yazar aşka Artık şâirlik kolay, bol yorum yazman kâfi Şimdi her taraf Nâzım, her taraf Cemâl Sâfi!
Üçhaziranikibinoniki.
Kutlarım yüreği ve kalemi, ŞİİRİNİ YÜREKTEN ALKIŞLIYORUM Saygılar selamlar
Ya hocam sizi anlayamadım kuran kursunda okudum diyorsunuz müslümanları taşlıyorsunuz atatürkcüyüm diyorsunuz komunisti övüyorsunuz şiirlerinizde.atam komünizm görüldüğü yerde ezilmelidir diyor .atatürk ve nazım sağ olsalar asla yanyana gelmezler siz hangisinin yanında olurdunuz.tezattan kurtulunuz saygılar
Benim yazdığım hiciver genelde yazılanlara cevaptır, çünkü uyanık geçinenler arada eski üyelere sataşarak dikkat çekmek isterler. Yazılar yoruma kapatılabilir ama şiirler kapatılsa yönetim bana böyle bir uygulama yok diye mesaj atmazdı sanırım.
Ben tekefondan nete girdim ve sayfam bölumunu acamadım size ö rnek vereyim Gökhan kavcı isimli şairin AYNADAKİ BEN isimli şiirini okuyun altında şair tarafından yoruma kapatılmıstır yazıyo hic yorum yazilmamış bende yazamadım o şiire yorum.o kisiye sorabilirsiniz mesaj yazarak sizde telefondan baglandınız herhalde.eski tarihlerde yazılmış şiirleride yorumlarıda okurum ben.önüne gelene taş atmıssınız herneyse hiciv konusu kolay bulunmaz at bi taş cevap veren illa olur her yigidin yogurt yeyisi farklıdır saygılar
Bakın ben altı yıldır buradayım, sitenin acemisi değilim, sayfam bölümünde şiirlerin yoruma kapatılması diye bir durum söz konusu değil, olsa çoktan yapardım. Sayfam herkese açık, yeterki art niyetle gelinmesin. Hem siz üye olalı dört ay olmuş, benim Kur'an kursuyla alâkalı yorumum üyelik tarihinizden önce, nasıl oluyorda o yorumumdan haberdarsınız?
Tahmin ederim ya bu siteden uzaklaştırılmış, yeni bir üyelik almış, ya da nick değiştirmiş eski bir üyesiniz.
Bu şiirde bile yorumlaşanlara gönderme varken beni yorum avcılığıyla itham etmenizden dolayı anlayışınıza hayran kaldım. Sonuna kadar Atatürk'çüyüm, sonuna kadar dindarım, ve dindar olmam Atatürk'çü olmama engel değil, sonuna kadar Ülkücüyüm, Ama bu Ahmet Kaya şarkıları dinlememe engel değil, bırakın artık bu açık arama hevesini.
Ve bütün yöneticilere mesaj atıp sorun cetiner07 hepinize ayrı ayrı mesaj atıp şiirlerinin yoruma kapatılmasını talep etti mi diye.
Atatürk'e yazdığım şiirleri okuyun, onun bayramlarına ambargo koyanlara yazdığım hicivleri okuyun, bu sitede yorum alıp satanlara yazdığım hicivleri okuyun ki bu konuyu benim kadar işleyen hiç kimse yoktur burada.
Lütfen lafolsun diye ezbere konuşup çamur atmayın.
Hem benim hangi şiirimde gördünüz Kur'an kursunda okudum diye din sömürüsü yaptığımı, sadece konuyla ilgili bir şiire yorum olarak yazdım ben de aynı kursta okudum diye, bunu buraya taşımanın ne anlamı var.
En nefret ettiğim insan, insanların dîni inançlarını ve vicdanlarını sömürenlerdir, ateistlerden bile tehlikeli görürüm onları. Ve dîni sömürenlere onlarca hiciv yazmışımdır.
Lütfen magazin muhabirleri gibi işinize gelen lafları cımbızlayıp çamur atmayın, işiniz şiir olsun. Burası edebiyat sitesi, dedikodu yakışmıyor.
Şiirlerimi teknik açıdan istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz, birine küfredersem eleştirebilirsiniz.
Ama duygularımın eleştirilmesine, özel hayatıma girilmesine müsade etmem.
Bu şiirde bile yorumlaşanlara gönderme varken beni yorum avcılığıyla itham etmenizden dolayı anlayışınıza hayran kaldım. Sonuna kadar Atatürk'çüyüm, sonuna kadar dindarım, ve dindar olmam Atatürk'çü olmama engel değil, sonuna kadar Ülkücüyüm, Ama bu Ahmet Kaya şarkıları dinlememe engel değil, bırakın artık bu açık arama hevesini.
Ve bütün yöneticilere mesaj atıp sorun cetiner07 hepinize ayrı ayrı mesaj atıp şiirlerinin yoruma kapatılmasını talep etti mi diye.
Atatürk'e yazdığım şiirleri okuyun, onun bayramlarına ambargo koyanlara yazdığım hicivleri okuyun, bu sitede yorum alıp satanlara yazdığım hicivleri okuyun ki bu konuyu benim kadar işleyen hiç kimse yoktur burada.
Lütfen lafolsun diye ezbere konuşup çamur atmayın.
Hem benim hangi şiirimde gördünüz Kur'an kursunda okudum diye din sömürüsü yaptığımı, sadece konuyla ilgili bir şiire yorum olarak yazdım ben de aynı kursta okudum diye, bunu buraya taşımanın ne anlamı var.
En nefret ettiğim insan, insanların dîni inançlarını ve vicdanlarını sömürenlerdir, ateistlerden bile tehlikeli görürüm onları. Ve dîni sömürenlere onlarca hiciv yazmışımdır.
Lütfen magazin muhabirleri gibi işinize gelen lafları cımbızlayıp çamur atmayın, işiniz şiir olsun. Burası edebiyat sitesi, dedikodu yakışmıyor.
Şiirlerimi teknik açıdan istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz, birine küfredersem eleştirebilirsiniz.
Ama duygularımın eleştirilmesine, özel hayatıma girilmesine müsade etmem.
Açıkça atatürkün yanındayım diyorum lafı dolandırmadan sizde diyebiliyormusunuz?yorum avcılıgında çığır açtınız atatürkcü görün onlardan yorum al komunist nazımcı görün onlardan yorum al.hangi tarafı sectiğinizi yargılamıyorum ki tercihinize saygılıyım ama oflu hocanın da dediği gibi hem atatürkcü hem komunist nazımcı olunamaz.atatürkcümüsünüz komunist nazımcımı çokmu zor cevap vermek saygılar
Kur'an kursunda okumam benim için bir artıdır, dînimi öğrendim.
Ben daha doğrusu herkes şiirleriyle burada, ben buraya kız istemeye gelmedim, özel hayatım kimseyi ilgilendirmez, yorumlar yaşantıma değil şiirlerime olmalıdır. Nâzımın da özel hayatı beni ilgilendirmez, beni ilgilendiren sanatıdır.
Ben yüzüme bir maske takıp kendimi iyi adam olarak tanıtmıyorum fikirlerimi açık açık paylaşıyorum.
İş özel hayata kalırsa sizin hırsız mı, uğursuz mu, vatansever mi, vatan haini mi olduğunuzu nereden bileceğiz? Camın arkasında bir nicksiniz sadece. Size bunu şu şiirimle anlatayım.
BEN BENİM
Bağımsızdır yüreğim ne şucu ne bucuyum Sevgiliye yollanan yanık mektup ucuyum
Bazen Ahmet Kaya'yım bazen Ozan Arif'im Ben böyle bir adamım yoktur benim tarifim
Günahsız bir Hüseyin ya da ipte bir Deniz Afrikada bir zenci bazen bir soluk beniz
Kâh Che Gueverayım kâh Alperen, kâh Lenin Elbet günahlarım var, ne bebeğim ne cenin
Her insanın mutlaka iyi bir yönü vardır Onları görememek, asıl işte o ardır
Yanlışları ayıklar, doğruları alırım Ve şunu bilirim ki böyle insan kalırım
Her görüşe saygılı, her fikire açığım Bazen akıllı uslu bazen biraz kaçığım
Ah Mevlâna'nın Me'si,Yunus'un Ye'si olsam Şimdi yaşasalarda dergâhlarında solsam
Ama şu bir muhakkak ben Müslüman, ben Türk'üm Hayıflanmam bu yolda delinse samur kürküm
Ne fesatlık bilirim ne zerrece kindarım Yalandan dinci değil samîmi bir dindarım
'Ne olursan ol önce, adam ol' derdi babam Bu sözü tutabilmek bütün gayret ve çabam
Kırık kolu içinde barındıran bir yenim Kimsin diye sormayın, hiç kimseyim, ben benim.
Lütfen insanları hiç bilgi sahibi olmadığınız özel hayatlarıyla yargılamayı, dedikoduyu bırakıp şiire bakın.
Benim yazdığım hiciver genelde yazılanlara cevaptır, çünkü uyanık geçinenler arada eski üyelere sataşarak dikkat çekmek isterler. Yazılar yoruma kapatılabilir ama şiirler kapatılsa yönetim bana böyle bir uygulama yok diye mesaj atmazdı sanırım.
Ben tekefondan nete girdim ve sayfam bölumunu acamadım size ö rnek vereyim Gökhan kavcı isimli şairin AYNADAKİ BEN isimli şiirini okuyun altında şair tarafından yoruma kapatılmıstır yazıyo hic yorum yazilmamış bende yazamadım o şiire yorum.o kisiye sorabilirsiniz mesaj yazarak sizde telefondan baglandınız herhalde.eski tarihlerde yazılmış şiirleride yorumlarıda okurum ben.önüne gelene taş atmıssınız herneyse hiciv konusu kolay bulunmaz at bi taş cevap veren illa olur her yigidin yogurt yeyisi farklıdır saygılar
Bakın ben altı yıldır buradayım, sitenin acemisi değilim, sayfam bölümünde şiirlerin yoruma kapatılması diye bir durum söz konusu değil, olsa çoktan yapardım. Sayfam herkese açık, yeterki art niyetle gelinmesin. Hem siz üye olalı dört ay olmuş, benim Kur'an kursuyla alâkalı yorumum üyelik tarihinizden önce, nasıl oluyorda o yorumumdan haberdarsınız?
Tahmin ederim ya bu siteden uzaklaştırılmış, yeni bir üyelik almış, ya da nick değiştirmiş eski bir üyesiniz.
Bu şiirde bile yorumlaşanlara gönderme varken beni yorum avcılığıyla itham etmenizden dolayı anlayışınıza hayran kaldım. Sonuna kadar Atatürk'çüyüm, sonuna kadar dindarım, ve dindar olmam Atatürk'çü olmama engel değil, sonuna kadar Ülkücüyüm, Ama bu Ahmet Kaya şarkıları dinlememe engel değil, bırakın artık bu açık arama hevesini.
Ve bütün yöneticilere mesaj atıp sorun cetiner07 hepinize ayrı ayrı mesaj atıp şiirlerinin yoruma kapatılmasını talep etti mi diye.
Atatürk'e yazdığım şiirleri okuyun, onun bayramlarına ambargo koyanlara yazdığım hicivleri okuyun, bu sitede yorum alıp satanlara yazdığım hicivleri okuyun ki bu konuyu benim kadar işleyen hiç kimse yoktur burada.
Lütfen lafolsun diye ezbere konuşup çamur atmayın.
Hem benim hangi şiirimde gördünüz Kur'an kursunda okudum diye din sömürüsü yaptığımı, sadece konuyla ilgili bir şiire yorum olarak yazdım ben de aynı kursta okudum diye, bunu buraya taşımanın ne anlamı var.
En nefret ettiğim insan, insanların dîni inançlarını ve vicdanlarını sömürenlerdir, ateistlerden bile tehlikeli görürüm onları. Ve dîni sömürenlere onlarca hiciv yazmışımdır.
Lütfen magazin muhabirleri gibi işinize gelen lafları cımbızlayıp çamur atmayın, işiniz şiir olsun. Burası edebiyat sitesi, dedikodu yakışmıyor.
Şiirlerimi teknik açıdan istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz, birine küfredersem eleştirebilirsiniz.
Ama duygularımın eleştirilmesine, özel hayatıma girilmesine müsade etmem.
Bu şiirde bile yorumlaşanlara gönderme varken beni yorum avcılığıyla itham etmenizden dolayı anlayışınıza hayran kaldım. Sonuna kadar Atatürk'çüyüm, sonuna kadar dindarım, ve dindar olmam Atatürk'çü olmama engel değil, sonuna kadar Ülkücüyüm, Ama bu Ahmet Kaya şarkıları dinlememe engel değil, bırakın artık bu açık arama hevesini.
Ve bütün yöneticilere mesaj atıp sorun cetiner07 hepinize ayrı ayrı mesaj atıp şiirlerinin yoruma kapatılmasını talep etti mi diye.
Atatürk'e yazdığım şiirleri okuyun, onun bayramlarına ambargo koyanlara yazdığım hicivleri okuyun, bu sitede yorum alıp satanlara yazdığım hicivleri okuyun ki bu konuyu benim kadar işleyen hiç kimse yoktur burada.
Lütfen lafolsun diye ezbere konuşup çamur atmayın.
Hem benim hangi şiirimde gördünüz Kur'an kursunda okudum diye din sömürüsü yaptığımı, sadece konuyla ilgili bir şiire yorum olarak yazdım ben de aynı kursta okudum diye, bunu buraya taşımanın ne anlamı var.
En nefret ettiğim insan, insanların dîni inançlarını ve vicdanlarını sömürenlerdir, ateistlerden bile tehlikeli görürüm onları. Ve dîni sömürenlere onlarca hiciv yazmışımdır.
Lütfen magazin muhabirleri gibi işinize gelen lafları cımbızlayıp çamur atmayın, işiniz şiir olsun. Burası edebiyat sitesi, dedikodu yakışmıyor.
Şiirlerimi teknik açıdan istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz, birine küfredersem eleştirebilirsiniz.
Ama duygularımın eleştirilmesine, özel hayatıma girilmesine müsade etmem.
Açıkça atatürkün yanındayım diyorum lafı dolandırmadan sizde diyebiliyormusunuz?yorum avcılıgında çığır açtınız atatürkcü görün onlardan yorum al komunist nazımcı görün onlardan yorum al.hangi tarafı sectiğinizi yargılamıyorum ki tercihinize saygılıyım ama oflu hocanın da dediği gibi hem atatürkcü hem komunist nazımcı olunamaz.atatürkcümüsünüz komunist nazımcımı çokmu zor cevap vermek saygılar
Kur'an kursunda okumam benim için bir artıdır, dînimi öğrendim.
Ben daha doğrusu herkes şiirleriyle burada, ben buraya kız istemeye gelmedim, özel hayatım kimseyi ilgilendirmez, yorumlar yaşantıma değil şiirlerime olmalıdır. Nâzımın da özel hayatı beni ilgilendirmez, beni ilgilendiren sanatıdır.
Ben yüzüme bir maske takıp kendimi iyi adam olarak tanıtmıyorum fikirlerimi açık açık paylaşıyorum.
İş özel hayata kalırsa sizin hırsız mı, uğursuz mu, vatansever mi, vatan haini mi olduğunuzu nereden bileceğiz? Camın arkasında bir nicksiniz sadece. Size bunu şu şiirimle anlatayım.
BEN BENİM
Bağımsızdır yüreğim ne şucu ne bucuyum Sevgiliye yollanan yanık mektup ucuyum
Bazen Ahmet Kaya'yım bazen Ozan Arif'im Ben böyle bir adamım yoktur benim tarifim
Günahsız bir Hüseyin ya da ipte bir Deniz Afrikada bir zenci bazen bir soluk beniz
Kâh Che Gueverayım kâh Alperen, kâh Lenin Elbet günahlarım var, ne bebeğim ne cenin
Her insanın mutlaka iyi bir yönü vardır Onları görememek, asıl işte o ardır
Yanlışları ayıklar, doğruları alırım Ve şunu bilirim ki böyle insan kalırım
Her görüşe saygılı, her fikire açığım Bazen akıllı uslu bazen biraz kaçığım
Ah Mevlâna'nın Me'si,Yunus'un Ye'si olsam Şimdi yaşasalarda dergâhlarında solsam
Ama şu bir muhakkak ben Müslüman, ben Türk'üm Hayıflanmam bu yolda delinse samur kürküm
Ne fesatlık bilirim ne zerrece kindarım Yalandan dinci değil samîmi bir dindarım
'Ne olursan ol önce, adam ol' derdi babam Bu sözü tutabilmek bütün gayret ve çabam
Kırık kolu içinde barındıran bir yenim Kimsin diye sormayın, hiç kimseyim, ben benim.
Lütfen insanları hiç bilgi sahibi olmadığınız özel hayatlarıyla yargılamayı, dedikoduyu bırakıp şiire bakın.
İnsanın gözüyle görmediği, kulağının duymadığı konularda; hele hele tarih gibi onlarca farklı şekilde rivayet edilen bir alanda çok iddialı sözler söylemesi ve konuşması kanaatimce çok doğru değildir. Lâkin, Nazım Hikmet konusu gerçekten çok kafamı karıştırmış bir konudur. Bu konuda yıllar önce bazı araştırmalar içinde bulunurken aşağıdaki yazıyla karşılaştım. Ne kadarı doğrudur ne kadarı değildir elbette tam olarak bilmek mümkün değil.
Paylaşmak istedim Mustafa Bey.
1)
" Atatürk’ün yorumu;
Nazım' ın KAFATASI, BİR ÖLÜ EVİ ve UNUTULAN ADAM isimli oldukça basit piyesleri Şehir Tiyatrosu' nun (Darulbedayi) sahnesinde aylarca oynanmış Nazım' a hem para hem şöhret temin etmişti. Üstelik Nazım' ın şöhreti Atatürk' e kadar ulaşmıştı. Atatürk de, Nazım adına yapılan bu geniş reklam ve propagandaya pek itimat etmediği için: - "Şunun bir şiirini kendi ağzından plağa alın getirin bakayım" demiş. Nazım' ın "Hazer" ve "Salkımsöğüt" şiirleri kendi diliyle plağa alınarak Atatürk' e dinletilmiş, Atatürk bunları dinledikten sonra aynen: -" Bu şiirlerde Türk Milleti'nin hayatına kasteden bir bomba var" demişti. Atatürk O' na ilk notu vermiş, şiirlerinin muhtevasında ki korkunç maksadı anlamış olmasına rağmen o günlerde Atatürk' e yakın olmağa çalışanlar, Atatürkçülüğü kimseye vermek istemeyenler, ona bu beyandan sonra bile methiyeler yazmışlar hatta Nazım mahkum olduktan sonra bile, ona hapishanede telif ve tercüme eserler yazdırtmak suretiyle maddi yardımda bulunmuşlardır. "
2
" Son günlerde kulaklarımız yine Nâzım Hikmet teranesi ile dolmaya başladı. Bu, açılan ilk kampanya değildir. Türkiye’de Nâzım Hikmet konusunda zaman zaman rüzgârlar estirilir. Şairin memleketini çok sevdiğinden, İstanbul’a hasret içinde öldüğünden, Anadolu’da bir “ceviz ağacı” dibinde mezarının bulunmasını çok arzu ettiğinden bahsedilir. Bu büyük Türk (!) şairinin mezarının Moskova’da bulunması milletimiz ve devletimiz için büyük bir ayıp olarak gösterilir. Bizim bu ayıptan bir an önce kurtulmamız için, Nâzım’ın mezarını Türkiye’ye getirmek ve onun ruhundan özür dilemek zorunda olduğumuz tekrarlanır... Acaba bu istek Nâzım’ın isteğine uygun mudur? Burası önemli değil. Önemli olan, Marksistlerin kendilerini tatmin edebilmeleridir. Komünist sistemin çok acı bir şekilde iflâsından sonra, Türkiye gündeminde kendilerine yer bulabilmeleridir. Bunun için genellikle kış ve ilkbahar mevsimleri seçilir. Zira Marksistlerimiz yaz ve sonbahar mevsimlerinde tatilde bulunurlar. O zamanlarda gündeme gelmek gibi bir ihtiyaçları yoktur. Gündeme gelmek istediklerinde, Marksist olmayan kesimden de destekçi bulabilirler. Bu da Marksist olmayan kişilerin, “gündeme gelmek için ille de Marksistlerin yaygarasına ihtiyaç duyulduğu” şeklindeki batıl inanışlarına dayanır. Bu aldanışa bazen bakan seviyesinde kişiler de kapılarak, “Nâzım’ın mezarı mutlaka gelmeli/Muazzeb ruhu huzura ermeli” nevinden tekerlemeler söylerler. Zannederler ki koltukları sallanmaya başladığında, Marksistler, bu desteklerine karşılık, onları koruyacaklardır. Amma ne yazık! Bu beklenti hiçbir zaman gerçekleşmez... ••• Bu noktada Nâzım Hikmet’in hayatına kısa bir bakış yapmak zorundayız. Hazret annesinden doğduğu 1902 (Selânik) yılında sultanü’ş şüera değildir henüz. İleride 1950’li yıllardan itibaren, bu unvanın da az görülerek kendisine sultanü’ş şüeraü’l cihan payesinin verileceğinden de habersizdir. O da her çocuk gibi doğar doğmaz ağlamaya başlamıştır. Ama bu ağlayıştaki ahenk, daha o zamandan en büyük Türk şairi olacağının habercisi gibidir. O kendini her ne kadar Türk kabul etmese de, dost ve âşıkları onu böyle pazarlamaya devam edeceklerdir. Nâzım 1921 yılında Moskova’ya gidip, Doğu Halkları Üniversitesi’ne girene kadar milliyetçi bir şair sayılabilir. Orada 24 saat Marks - 24 saat Lenin - 24 saat Engels okuduktan sonra iyi bir komünist olur. (Not: Komünizm Ekim 1917’de Rusya’da yapılan ihtilâlle iktidara gelmiş, milyonlarca kişinin ölümüne sebep olmuş, Kafkas ve Orta Asya Türklerini de esaret ve zulüm altında inletmiş, başlangıçta vaadettiği pembe dünyanın tam aksi zifiri karanlık bir dünya gerçekleştirmiş, milyonlarca insanı açlık ve sefalete mahkûm etmiş, nihayet 1988 yılında tarihe karışmış bir ideolojidir. Nâzım -ileri görüşlü, büyük dahi ve şair Nâzım- ömrünü bu ideolojiyi Türkiye’de de iktidara getirme ve Türk halkına böyle bir refahı (!) yaşatma mücadelesine adamıştır.) Lütfen dikkat edelim! Kurtuluş Savaşı destanının şairi Nâzım, Kurtuluş Savaşı yıllarında (1919-1922) 17-20 yaşlarındadır. Her nasılsa bu savaş sırasında bırakın cepheye gitmeyi, Ankara’ya bile gitmemiş; kendisine eğleşme mahallî olarak Moskova’yı seçmiştir. Anadolu’da 16 yaşındaki Türk gençleri yokluklar içinde cephe cephe dolaşırken, Türk kadını kağnılar üzerinde mermi taşırken, çocuğunun üzerine örteceği örtüyü nem kapmasın diye top mermisinin üzerine örterken, destan şairi Nâzım Moskova’da komünizm tahsil etmektedir. Türkiye’ye dönüşü de her şey olup bittikten, Cumhuriyet kurulduktan sonradır (1924). Türk milleti, Türk gençleri Kurtuluş Savaşı’nı yapmış, hazrete de Moskova’dan izlediği savaşın destanını yazmak kalmıştır. Kurtuluş Savaşı Destanı’nın şiir değeri ayrı bir yazı konusudur. Ancak destanda da yer alan “Karayılan” isimli Türk kahramanının niçin “korkak bir tarla faresi”ne benzetildiğini sormak hakkımızdır. Dahinin hayatını incelemeye devam edelim. 1924’te İstanbul’a döndü. 1925 yılında komünizm propagandasından 15 yıl hapse mahkûm olunca, Rusya’ya birinci kaçışını gerçekleştirdi. 1928’de tekrar Türkiye’ye döndü. Cezasının yanlışlıkla verildiği kanaatine varılmış olacak ki, aklandı. 1933’te tekrar yargılanırken imdadına cumhuriyetin 10. yılı affı yetişti. 1936’da yine mahkemedeydi. Suçlama “komünist kışkırtıcılığı” idi (Elbette bu Nâzım için son derece şerefli bir işti). 1938’de orduyu ve donanmayı isyana teşvikten 28 yıl 4 aya mahkûm oldu. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950 yılında Demokrat Parti onu hapisten çıkardı. O da anavatanı Rusya’ya ikinci defa kaçtı. Yani Nâzım Rusya’ya kaçtığında hapiste değildi. Mahkûm da değildi. Hakkında açılmış herhangi bir dâva da yoktu. Hür bir insandı. Hür iradesiyle karar verdi ve Rusya’ya kaçtı. Kendine vatan olarak orayı seçti. Bu, şuurlu bir seçiş idi. 29 Haziran 1951 tarihinde Moskova havaalanına inen Nâzım Hikmet’in orada verdiği beyanat 30 Haziran 1951 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle haber oldu: “Moskova radyosu dün akşamki yayınlarında Kızıl şair Nâzım Hikmet’in Moskova’ya vardığını ve havaalanında beyanatta bulunurken, “Beni yaratan Stalin’dir” diye bağırdığını bildirmiştir. Gene Moskova radyosuna göre kızıl şair, Stalin’i göklere çıkaran şu sözleri de sarfetmiştir: “Gözlerimin ışığını Stalin’e borçluyum, her şeyimi ona borçluyum, o beni yarattı, o beni yaşatıyor.” Nâzım komünizme öylesine körükörüne bağlıdır ki, bu sözleri ile en az 50 milyon insanın katilini, Stalin’i, ilâh mertebesine yükseltmektedir. Büyük dahi, ne yazık ki Stalin’in bu yönünü görememiştir. Nâzım Türkiye’de yaşadığı yıllarda toplam 17 yıl hapis yattı. Bunların hepsi Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerindedir. Demokrat Parti iktidara geçince serbest bırakılmıştır. Yani Nâzım’a yapılan haksızlıkların (!) vebali Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye aittir. Bugünün Marksist-entel Nâzımcıları bu konuda hesap sorarken, yanlış adrese geldiklerini bilmek zorundadırlar. Ya Atatürkçülükten vaz geçeceklerdir, ya Nâzımcılıktan. Nâzım’ın İnönü devrinde yattığı 12 yıl hapsin hesabını da sayın Erdal İnönü’den sormaları daha mantıklı olur. O, “Ben siyaseti bıraktım.” derse, sayın Deniz Baykal’a müracaat edebilirler. Söylemek istediğimiz şudur: Hem Atatürkçü hem Nâzımcı olmak bize iki yüzlülük gibi geliyor. ••• Gelelim Nâzım’ın vatan hasreti ile öldüğü meselesine. Bu konuda onun, ölümünden 17 ay 26 gün önce (7 Aralık 1961) Sovyetler Birliği vatandaşı olmak için zamanın başbakanı Kruşçef’e dilekçe verdiğini okuyoruz. Bu dilekçe Nâzım’ın Rusya’ya kaçısından 10 yıl sonra yazılmıştır. Mektupta sonsuz bir komünizm ve Rusya sevgisi devam etmekte, ayrıca Türkiye’ye duyduğu söylenen hasret konusunda ise en ufak bir ip ucu bulunmamaktadır. “SAYGIDEĞER NİKİTA SERGEYEVİÇ 19 yaşından beri, yalnızca kalbim ve kafamla değil, geçmişimle de Sovyetler Birliği’ne bağlıyım. Bolşevik Partisi’ne, ilk olarak 1923 yılında üye oldum. Ardından 1924 yılında yine Moskova’da, Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldum. 1925 yılı başında Moskova’daki Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ni bitirdim ve parti işleri için Türkiye’ye gittim. 1925 yılı sonunda, Ankara’da yeraltı çalışmaları gösterdiğim için gıyaben 15 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Sonra, yine Moskova’ya döndüm. 1928 yılında Türkiye’de parti işleriyle uğraştım. O zamandan 1950 yılına kadar toplam 56 yıl hapis cezasına çarptırılmama karşın toplam 17 yıl cezaevinde kaldım. Başta Sovyet halkı olmak üzere, ilerici insanların mücadelesi sonucu cezaevinden çıkarıldım. Ben sayılı komünist şairlerindenim. Çok mutluyum. Çünkü büyük Ekim Devrimi’nin beşinci yıldönümünü Moskova’da kutladım, şiir yazdım. SBKP’nin 22’inci kongresini kutladık. Bu nedenle de şiir yazdım. Artık 10 yıldır Moskova’da yaşıyorum. Ailem de yanımda. Bütün Sovyet halkı gibi buradaki yaşama alıştım. Saygıdeğer Nikita Sergeyeviç, yardım edin, ben Sovyet vatandaşı olmak istiyorum. En iyi dileklerimle. Saygılarımla. Nâzım HİKMET 7 ARALIK 1961”. Uzun sözün kısası: Nâzım bilinçli olarak Rusya’ya kaçmış ve bilinçli olarak Sovyet vatandaşı olmak istemiştir. Bir insanın ölüsünün, vatan bildiği yerde bulunması da son derece normal ve hakkaniyet ölçülerine uygundur. O da 3 Haziran 1963’te Moskova’da ölmüş ve vatanının topraklarına gömülmüştür. Nâzım’ın mezarını Türkiye’ye getirmek isteği, bu insanın ruhî durumunu tartışmaya açmak ve onun Rusya’ya kaçma ve Sovyet vatandaşı olmak kararlarını aklı yerinde olmadığı bir zamanda verdiğini kabul etmek demektir. Şimdi Nâzım’ın mezarını Türkiye’ye getirmek isteyenlere soruyoruz: Nâzım Hikmet deli miydi? Önemli not: Nâzım Hikmet’in Türkçenin en büyük şairi olduğu şeklindeki iddia hakkında aydınlanmak ve etraflı bir Nâzım Hikmet tahlili okumak isteyenler şu yazıya bakabilirler/bakmalıdırlar: Prof. Dr. Birol Emil, Nâzım Hikmet Masalı, Türk Edebiyatı, Haziran 1996, sayı 272. s. 7.
Ahmet Bican ERCİLASUN "
( Prof. Dr.Ahmet Bican ERCİLASUN kimdir?
1943 yılında İzmir'de doğdu. Babası Kıbrıslı, annesi Kastamonuludur. İlk ve orta öğrenimimi İzmir'de tamamladı. İzmir İmam-Hatip Okulunu ve dışardan fark derslerini vererek Ayvalık Lisesini bitirdi. 1963'te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi. 1967'de Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'ne asistan olarak girdi. Kars'tan derlediği metinlere dayanarak hazırladığı "Kars İli Ağızları - Ses Bilgisi" adlı teziyle 1971'de "doktor" ünvanını aldı. 1976 Haziran'ı ile 1977 Ağustos'u arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin Seattle şehrinde University of Washington'da misafir araştırıcı olarak bulundu. 1979 yılında "Kutadgu Bilig'de Fiil" adlı teziyle doçent oldu. 1983'te ek görevli Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün başkanlığına getirildi. 1986'da Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Faktültesi'ne profesör olarak tayin edildi ve bu fakültenin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kurdu. Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu Müdürlüğü görevini yürüttü.1992'de Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü kurulunca bu bölümün başkanlığına getirildi. 1993 - 2000 yılları arasında Türk Dil Kurumu başkanlığı yapmıştır. 2001 yılında Kırgızistan'da Manas Üniversitesi'nde misafir profesör olarak bulundu. 15 Aralık 2002 tarihinde Aydınlık Türkiye Partisi genel başkanı seçildi. 2004 yerel seçimlerinden sonra bu görevi bırakarak aktif siyasetten çekildi. Hacettepe Üniversitesi'nde Yeni Türk Edebiyatı profesörü olarak görev yapan Bilge Ercilasun'la evlidir; iki çocuğu vardır. Halen, emekli olduğu Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde, dışardan ders vermektedir. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'un Türk dili, edebiyatı, Çağdaş Türk Lehçe ve şiveleri konusunda pek çok eseri ve makalesi bulunmaktadır. )
Oflu tarafından 6/4/2012 3:33:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli dost alıntı da olsa oldukça değerli bir bilgi olarak dikkatle okudum yazılanları. Atatürk'ün Nazım hakkında söyledikleri elbette en dikkat çekici bölüm .
Şu geldi aklıma.Peki Atatürk Nazım için o gibi bir damgayı vururken! ( şimdi bile artan bir çoğunlukla malum) kendisine komünist dinsiz diyenlerle, yok camileri samanlık ettirdi vs gibi eylemlerle bir tezat oluşturmaz mı bu açıklaması!
Kendimce o zamanın yozlaşmış fikir sahiplerince ne Atatürk'ü anlayabilmişiz ne de Nazım'ı ya da bir sürü başka değeri. Cezaevinde kendisine maddi yardım yapıldığı belirtilmiş ne için neye yarar anlaması zor. bildiğimce adamın tek bir maddi malı olmamış hiç bir zaman. hatta bir arkadaşına yazdığı mektubunda demiş ki; eğer çıkarsam bana bir palto ayarlayın!
elbette fikirleri tartışılır. fakat irdelemeyi hangi gözle baktığımızla da ilgili bu. örneğin; kimine göre Usame Bin LAdin En büyük mücahit bir başka bakışa göre cani! bunu diyenlerin her iki ucu da İslam adına fikir beyan eden ve büyük topluluklara etki eden gruplar ve kanaat önderleri!
Ben asker çocuğu olarak büyüdüm ve yaşadım. Bana sorsanız askerler hayatta yanlış yapmazlar! devlete halel getirecek eylemlerde bulunmaz! Benim inandığım dinde insana kıyılmaz, din adına gencecik kızlar kadınlar suistimal edilmez! Amam maalesef var değil mi... bunlar Atatürk zamanında da vardı şimdide var. Daha üç gün önce kardeşim diye bağrumıza bastığımız ESAD şimdi baş düşmanımız oldu nasıl olduysa! demem o ki; zaman ne kadar kendine göre çeviriyor insanı! ve Nazım'ın yaşadıklarını bir başkasının ağzıyla okumak fikir vermek açısından değerlidir ama ; bu sadece belli bir fikrin bakış açısını belirtir. bir de şimdi aşırı sol görüşlü birinin yazdığı Nazım hayatı alınsa acaba nasıldır?
ama eğer hırsızca haksız menfaat sağlamışsa kendi çoluğu cocuğu bile gazetelerde mal kavgası yapıyorsa, Bosnadan tut deprem yardım paraları bile iç ediliyorsa! yine en milliyetçi bir eski bakan o da basit bir hayat kadınına ''benim ne işim var cuma namazında ayılmış mıyım ki sanki'' diyebiliyor ve yaptığı pislikleri anlatırken bile övünerek gülebiliyorsa, yine bir başkası millete demokrasi satmaktan gecesi gündüzüne karışmışken! ve üstelik de evli bir bayan milletvekiliyle basılıp suçu da nerede millete atabiliyorsa! Nazım Hikmet' de Atatürk'de hatta Ladin bile fikirlerini eğridir doğrudur kabul dersin etmezsin de bu örneklerden daha şerefli sayılmaz mı! Hele az önce Bir hocaefendinin videosunu izledim yeminle kanım dondu! Adnan Oktar beyefendi... yahu adam resmen adam ne diyor sahih 100 hadiseteki MEHDİ bana tıpatıp uyuyor! yanında bir sürü süslü açık saçık hanım akla ziyan...
Mustafa Bey inşaallah kusura bakmaz ki; şiir dışı bir uğrama oldu bu kez.M.Emin Beyin paylaşımına bir iki de ben ekledim birşeyler...
" Bu şiirlerde Türk Milleti'nin hayatına kasteden bir bomba var" demişti. Atatürk O' na ilk notu vermiş, şiirlerinin muhtevasında ki korkunç maksadı anlamış olmasına rağmen o günlerde Atatürk' e yakın olmağa çalışanlar, Atatürkçülüğü kimseye vermek istemeyenler, ona bu beyandan sonra bile methiyeler yazmışlar hatta Nazım mahkum olduktan sonra bile, ona hapishanede telif ve tercüme eserler yazdırtmak suretiyle maddi yardımda bulunmuşlardır. "
Bizlerin çok iyi bildiği ama bilmek istemeyenlerin belkide bilerek inadına Nazım demelerinin amacını alıntı yazınızla çok daha iyi açıklığa kavuşturmuşsunuz ki buradan şahsım adına teşekkürlerimi sunmak istedim.
Paylaşımınız için teşekkürler üstâdım. Açık söylemem gerekirse bu konular hakkında fazla bilgi sahibi değilim, tek bildiğim şâirliği, o da herkesin bildiği kadar. Selam ve saygımla.
Değerli dost alıntı da olsa oldukça değerli bir bilgi olarak dikkatle okudum yazılanları. Atatürk'ün Nazım hakkında söyledikleri elbette en dikkat çekici bölüm .
Şu geldi aklıma.Peki Atatürk Nazım için o gibi bir damgayı vururken! ( şimdi bile artan bir çoğunlukla malum) kendisine komünist dinsiz diyenlerle, yok camileri samanlık ettirdi vs gibi eylemlerle bir tezat oluşturmaz mı bu açıklaması!
Kendimce o zamanın yozlaşmış fikir sahiplerince ne Atatürk'ü anlayabilmişiz ne de Nazım'ı ya da bir sürü başka değeri. Cezaevinde kendisine maddi yardım yapıldığı belirtilmiş ne için neye yarar anlaması zor. bildiğimce adamın tek bir maddi malı olmamış hiç bir zaman. hatta bir arkadaşına yazdığı mektubunda demiş ki; eğer çıkarsam bana bir palto ayarlayın!
elbette fikirleri tartışılır. fakat irdelemeyi hangi gözle baktığımızla da ilgili bu. örneğin; kimine göre Usame Bin LAdin En büyük mücahit bir başka bakışa göre cani! bunu diyenlerin her iki ucu da İslam adına fikir beyan eden ve büyük topluluklara etki eden gruplar ve kanaat önderleri!
Ben asker çocuğu olarak büyüdüm ve yaşadım. Bana sorsanız askerler hayatta yanlış yapmazlar! devlete halel getirecek eylemlerde bulunmaz! Benim inandığım dinde insana kıyılmaz, din adına gencecik kızlar kadınlar suistimal edilmez! Amam maalesef var değil mi... bunlar Atatürk zamanında da vardı şimdide var. Daha üç gün önce kardeşim diye bağrumıza bastığımız ESAD şimdi baş düşmanımız oldu nasıl olduysa! demem o ki; zaman ne kadar kendine göre çeviriyor insanı! ve Nazım'ın yaşadıklarını bir başkasının ağzıyla okumak fikir vermek açısından değerlidir ama ; bu sadece belli bir fikrin bakış açısını belirtir. bir de şimdi aşırı sol görüşlü birinin yazdığı Nazım hayatı alınsa acaba nasıldır?
ama eğer hırsızca haksız menfaat sağlamışsa kendi çoluğu cocuğu bile gazetelerde mal kavgası yapıyorsa, Bosnadan tut deprem yardım paraları bile iç ediliyorsa! yine en milliyetçi bir eski bakan o da basit bir hayat kadınına ''benim ne işim var cuma namazında ayılmış mıyım ki sanki'' diyebiliyor ve yaptığı pislikleri anlatırken bile övünerek gülebiliyorsa, yine bir başkası millete demokrasi satmaktan gecesi gündüzüne karışmışken! ve üstelik de evli bir bayan milletvekiliyle basılıp suçu da nerede millete atabiliyorsa! Nazım Hikmet' de Atatürk'de hatta Ladin bile fikirlerini eğridir doğrudur kabul dersin etmezsin de bu örneklerden daha şerefli sayılmaz mı! Hele az önce Bir hocaefendinin videosunu izledim yeminle kanım dondu! Adnan Oktar beyefendi... yahu adam resmen adam ne diyor sahih 100 hadiseteki MEHDİ bana tıpatıp uyuyor! yanında bir sürü süslü açık saçık hanım akla ziyan...
Mustafa Bey inşaallah kusura bakmaz ki; şiir dışı bir uğrama oldu bu kez.M.Emin Beyin paylaşımına bir iki de ben ekledim birşeyler...
" Bu şiirlerde Türk Milleti'nin hayatına kasteden bir bomba var" demişti. Atatürk O' na ilk notu vermiş, şiirlerinin muhtevasında ki korkunç maksadı anlamış olmasına rağmen o günlerde Atatürk' e yakın olmağa çalışanlar, Atatürkçülüğü kimseye vermek istemeyenler, ona bu beyandan sonra bile methiyeler yazmışlar hatta Nazım mahkum olduktan sonra bile, ona hapishanede telif ve tercüme eserler yazdırtmak suretiyle maddi yardımda bulunmuşlardır. "
Bizlerin çok iyi bildiği ama bilmek istemeyenlerin belkide bilerek inadına Nazım demelerinin amacını alıntı yazınızla çok daha iyi açıklığa kavuşturmuşsunuz ki buradan şahsım adına teşekkürlerimi sunmak istedim.
Paylaşımınız için teşekkürler üstâdım. Açık söylemem gerekirse bu konular hakkında fazla bilgi sahibi değilim, tek bildiğim şâirliği, o da herkesin bildiği kadar. Selam ve saygımla.
Sanırım burdan bir payda benim almam gerekiyor ençok aşk şiiri yazanlardan biride benim.:)) şairler sadece aşk şiiri yazmazlar halkın sesi olurlar kulagı olurlar gözü olurlar nazım hikmet olmak kolay degil mesajınızdan ben payıma düşeni aldım başkalarıda alacaktır eminim dogru sözü alkışlamaktan başka ne denebilir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.